Vertical Jigging yöntemi üzerine söyleşi ve bazı avlarımız

Vedat abi son durumu da aktarırsın herhalde.Ayrıntıları ile okumak isteriz.

 

Sevgili Kardeşim Bülent
Şayet gelirseniz teknenizle beş dakikada erebileceğiniz mesafe orası.
Sakat burununun hemen açığı.İsmi üstünde yerel olarak Sakat Burnu denmesinin sebebi bazı akım balıklarının yalayarak gectiği bu yerde ağ atamamaları.Ancak kıyıdan kaşıkla rapalayla hatta İstanbul tipi ağırlık kullanılarak çok uzun (2,2,5 kulaç)rapalayla surf kamış atımı içinde hayli önemli bir yerdir.
Dünya rekorumuz sayılan 53cm 1,500 kg'lık dev kumDragonyasıda hemen oradan alınmıştır.Sahili 5,6 metre kadar sığ olup hemen akabinde dikine yarla çok derinlere kadar uzanır bir bölgedir.
Kardeşlerimi sorgularken Emreden abi sen peşin hükümlüsün gibilerinden bir tepki dahi aldım.
Zira Orfozun vurgun yemesi ihtimali tekrar diplemesini mümkün kılamazdı,keza yüze kadar nasıl çekilebilinip sonrasında dalması ve kayasına girmesi elbette mümkün olsada ne yaptılarda bu durum böyle oldu,gibilerinden sorularım ve nihayet kamışı nasıl kırdırdıklarını sormam üzerine 3 kardeşimde bence mantıklı açıklamar yaptılar ve benide ikna ettiler.
Sevgiyle kal

 

Sevgili Mert
Benden yardımcı olmamı isteyenlere,kendilerini bile şaşırtacak ölçüde anlatırım,gösteririm,cevaplarım.Bunu kerelerce,başkalarına sıkıcı gelebilecek ölçüde tekrarlasalarda yılmam kerelerce daha anlatırım.
Sahteyle avlanmak benim içinde favori av yöntemidir.
Sevgiyle kal

 

Sevgili Alp
İnan bu konu günlerdir içimi yemekte.
Sonunda kendimi rahatlatabildim.
Şöyleki;Halkımızın özelliklede küçük yer halkının en başta gelen özellikleri muhafazakar yapıda olmalarıdır.Yani hepimizin yada çoğumuzun en belirgin yanıdır bu.
Bir kere okuyupta tatbikatları zordur.Zira okumazlarki.
Görmeleri lazımdır.
Bende bahsedilsede göstermemek taraftarıyım.
Marketlerdeki satıcıların büyük çoğunluğunun gerek bilgileri ve gerek anlatım tarzları yeterli olmayacaktır.
Buna itiraz eden herhangi bir satıcıya beş soru sorarım ve durumu açığa çıkarırım.
Onbinlerce metin yazdım bu platformlarda.Halende anlatmaya çalıştığımı anlamayan kişilerin sayısı büyük çoğunluktadır.
Ben burnu havalarda falan değilim sadece gercek budur bunu belirttim.
Yaşadığım bölgede daha sakalımın tek telini bile anlatmaya muaffak olamadım.
Öyleyse devam dedim kendi,kendime devam.
Anlayan bir kişide olsa devam.
Trofelerin çoğu zıpkıncıların inemeyeceği mesafededirler,daha derinlerdedirler.
Denemeye kalkan kayıtsız profesyoneller illaki yönteme birşey katmaya kalkar ve yöntemi bozarlar verimsiz hale getirebilirler.
İşte bu durumlar içimi ferahlatmaya yetmiştir.
Sevgiyle kal

 

Bu yorumuna katılıyorum sevgili Onur.
Beni takip eden anlattıklarımı yerine getiren.hatta kendindende ilaveler yapabilen onlarca partnerim yaptıkları avlarla boynuz,kulak misali beni geride bırakmışlardır.
Sevgiyle kal

 

Sevgili Üstadım, jig konusundaki tedirginliğinizi somutlaştırmak adına; av malzemesi satan bir arkadaşımı ziyaret ettim, bildiğim kadarıyla Mersin'in batısındaki geniş bir alanın (silifke ötesi hariç) jig için çok uygun olmadığı halde son günlerde jig malzemelerine çok yoğun bir talep olduğunu söyledi. Umarım korkuları-n-m-ız gerçek olmaz. Bu arada bir teknik direktör gibi av yönlendirmeniz de takdire şayan, selamlarımla...

 

Vedat abi çoook güzel bir akya tebrik ederim sizleri güzel avlarınız hep daim olsun iyiki bizimle bu forumu paylaşıyorsun bizleride avlarınla tecrübelerinle bilgilendiriyorsun RASTGELE

 

Sevgili Osman
Birkac aydır bu furya devam etmekteydi.Satıcıların stoklarıda hayli erimiştir.
Ancak yetersiz takım avcıyı yolda bırakacaktır.Elbette bu konuda tavsiyelerim olacaktır.
Hemen her forumda son günlerde elime aldığım bu konuda daha birçok önemli açıklamalarım olacaktır.Acele etmeden iyice bellendikten sonra malzemeye yüklenilmesi bence doğru yoldur.
Sevgiyle kal

 

Sevgili AliKemal
Bu gün Müsellim kayalıkları üzerinde toplanmış takriben 15 kadar amatör tekne saydım.Bu gece yarısından itibaren katliamcı gırgırlar ava son verecekler.Nerdeyse iki aydır tüm hava şartlarında dahi,yumurta dökmek için toplanan iri istavrit,iri tirsi,kolyoz ve uskumruyu yumurtalı halde katledip frigorofik tırlarına yükleyip sevkettiler.
Ortalık gündüz gibi aydınlatılmaktaydı.Koca generatörler ortalığı bayram yerine döndürmüşlerdi.
Az bir vicdanı olan bir yetkili aynı suları paylaşan ve balıkcılıkta hayli ileri bir ülke olan Yunanın neden bu aylarda aynı eylem içersinde olmadıklarını bir kere düşünmesini çok isterdim.Ama nerde.
Gözüm aslında ne akya nede sinagrit görüyor.Sizler olmasaydınız,sanki kendimi sizlere birşeeyler yazma mecburiyetinde sanmasaydım,illaki bu deniz balıkcılığını bırakırdım.Arada kendimi motive için açık deniz,mesafeli azimli avlar için motive etmekteyim.Ama bazen yorulduğumu hissediyorum.
Anlatımlarıma devam edeceğim.
Sevgiyle kal

 

vedat abim bizim profesyonel balıkcılara hem kızıyorum hemde bağzı nedenlerden dolayı tekrara düşünüp birşey de diyemiyorum Avlan teknikleri( ışık kullanmaları),av lanma sezonu gibi konularda yumurta döneminde sizin dediklerinize gerçketen çoooook hak veriyorum hatta bende aynı şeyleri savunuyorum ve söylüyorum ama bir amatör balıkcı olarak kullanıla bilir deniz sınırlarımızın yunanistanla kıyaslanmıyacak kadar az olduğunu özellikle egede adalar civarlarında türk balıkçı teknelerinin balık yazdırsalarda avlanamadıkları bir gerçek Türkiye nüfusu yunanistandan kat kat fazla bunu baz alarak kentlerde ve bütün illerimizde balık tüketildiğinide düşünsek elimizdeki sınırlar dahilinde balıkçılar maksimum verimi almaya çalışıyolar ve bunu kısıtlı bir alanda yapmaya çalışıyorlar ( yunanistanın deniz sınırlarını kıyaslıyarak yazıyorum bunu bu yüzdenışık kullanmak gibi farklı metotlarla balığı çekmek ve avlamak konusunda süresindede bu yönlüde düşündüğümüzde çok birşeyde diyemiyorum nekadar türkiyede balık tüketimi az densede birçok çiflik ve ithal balıklar rabet görüyor ayrıca yazın sende bilirsin vedat abi çanakkaleye yunanalılar sardalya satarlar iri iri yağlı esnafta çanakkale sardalyası dardanel der Bu yazılarımı polemik olarak algılama vedat abi senin söylediklerine daha ncede yazdığım gibi katılıyorum ama ne yaparsın

 

Sevgili Ali Kemal
Genç yaşına rağmen,böylesine araştırıcı olupta,bazı tespitlerde bulunmam,ileriki senelerde hakikaten bilgi yüklü bir avcı konumuna getirir seni.
Böylece hem kendin ve hemde yakın çevren bunun avantajlarını görürsünüz.
Biz denizci bir millet değiliz.Şayet olsaydık burnumuzun dibindeki Yunan adaları bugün topraklarımıza dahil olurdu.
Ancak bazı gercekler farklıdır.Bunları sanarak değilde yaşayarak,gözlemleyerek doğru anlamak mümkün olacaktır.
Balıkcılık açık deniz ekipmanlarıyla tekneyi donatıpta kıyı sularında yapılmamalıdır.
İcatcısı olupta kendi kara sularında kullanılmasına izin verilmeyen elektronik aletleri edinip,bunları iç sularda kullanmakta değildir.
Hiçbir ülke balıkcısına mesafesi sadecede acık denizlerde okyanuslarda kullanılacak sonar,radar herneyse bu tür cihazların kullanımına iç sularda müsaaede etmez.Zararını bilir,maksat sürdürülenebilinir balıkcılık yapmak olmalıdır,imha değil.
Trilyonlar değerindeki teknelerin yaptığı budur.
Bu kadar yatrımla biraz daha denizciliği öğrenip LLooyd belgesinide alıp şöyle bir Cebelitarıktan çıkmak lazımdır.
En azından Egenin beynelminel sularında avlanmak lazımdır.Bunu beceren birkac teknede yok değildir.Mesela İstanbul Poyraz köyünün daha mütevazi olmalarına rağmen bazı tekneleri,sahillerimizden 20-30 mil açılmayı göze alarak Yunanla beraber pekala muhteşem avlarla(orkinos,kılıç)hemen hergün Sivricemize balık getirmektedirler.
Ama maalesef çoğuda iç sularda açık su techizatıyla,yumurtalı balığın tepesinde kıyım yapmaktadırlar.Aynı dönemde Yunan bu yumurtalı balığı kollamakta,av yasağını yumurtalı devreye zarar vermeyecek,yumurtlamayı destekleyecek zamanlarda uygulamaktadırlar.Karadenizdeki komşularımızda aynı eylemdedirler,kollarlar,çoğalmasına imkan sağlarlar.
Biz ise tam tersini yapmakta,çoğalma içgüdüsyle toplanan yumurtalı balığı katletmeyi balıkcılık sanmaktayız.
Tebliğ,sirküler denen hükümleri hazırlayanlara bir bakınız.Bunlar balıkcılıktan hiç anlamayan,domates,patates falan yetiştiriciliğini eh biliyorsa,bilen kişilerden müteşekkildir.Ayrıca güdümlüdürler,siyasi mahkumdurlar.
Komşularımızın üremelerini kolladıkları balıkları,mevsiminde gercekleştirdikleri göçlerinde İstanbul Boğazı ağzında,bu göçlerini mahvedecek şekilde,dünyanın en büyük şehiri İstanbulda,deniz trafiğinin en yoğun yerlerinden birinde küçük büyük demeden dar alanlarda sıkıştırıp,yüzlercesi tepelerinde,katletemek hic değildir balıkcılık.
Nispeten küçük,ancak donanımlı binlerce tekneye 12 ay hiçbir kısıtlama uygulamaksızın,kıyı suyu,orta ve acık deniz demeksizin,hemde her türlü techizatı edinmelerine müsaade ederek,yaptırdıkları avda balıkcılık değildir.Artık küçük balıkcıyı kollama anlayışından çıkmıştır bu uygulama.Zira bu küçük teknelerin boyu,kullandıkları ağların genişliği gittikce yasağa tabi gırgırlarınkine yaklaşmaktadır.Tuttukları balıkta limit,kota,boy limiti falanda yoktur.
Helede artık yabancı ülkelerde sadece açık sularda müsaaede edilen TRol denen katliam aletini sahilden sadece 1,5 mile kadar yasağa tabi tutup,bir taraftanda SGK gibi birimlerin göstermelik kontrolü altında yaptıkları katliama göz yummak hicmi.hiç balıkcılık değildir.
Siz tabii gece yarısı İstanbul boğazının taa içlerine kıyıya hemen paralel yasak olmasına rağmen,trol çeken teknelerin sızıpta yaptıkları katliamı hiç görmediniz değilmi.Biz bir avuç kadar duyarlı avcı hep bunları gözledik ihbar ettik kimini kovalattırdık ama önüne gecemedik.
Tatlısularımızdada durum maalesef aynıdır.
Şükürler olsunki yaradan bize çok imkanlı bir vatan ihsan etmiştir.
Uzun senelerdir her türlü imhaya yönelik davranışlarımıza karşın halende ayakta kalmaya muaffak olmuştur bu vatan ,ancak yolun sonuda görülmeye başlamıştır.
Gerçekler acıdır sevgili AliKemal.Maalesef ben bu acı gerceklerin taa göbeğinde yaşıyor ve kahroluyorum.Helede bazen canım dediğim kişilerle olan uğraşılarım bu beni tüketmek üzeredir.
Sevgiyle kal

 

Katılmamak elde değil.
Bizde kurallar/kanunlar/tüzükler "işte bizde de var" mantığıyla, günün ve araştırmaların bize gösterdiği gerçeklerden uzak ve tamamen ticari balıkçıların güdümlemesiyle ortaya konuyor.
Yukarda yazdıklarınız, maalesef yurdumuzdaki ticari balıkçılık anlayışının bire bir portresidir. Umuyorum ki herkesin katkılarıyla bu anlayış bir süre sonra değişir.

 

Konu, dikey seğirtmeden ,balıkçılığın şu an bulunduğu duruma doğru, kayma eğiliminde.
Bencede ,bu,şu,o, değil, ilgili herkes hatalı, ''tencere dibin kara senin ki benden kara'' örneğindeki gibi.!. 'Yani balıkçı tuttuysa,devlette yakalayıp cezasını verseydi,bilinçlendirseydi !! veya balıkhanede kabzımallar küçük ve zamansız yakalanan balıkları almasalardı, yine veya insanlarımız bilinçlendirilip bu küçük balıkları satın almasalardı (arz-talep).
Tabiy bu tencerelere bakarken insanın aklına GSMH gelmeden olmuyor, binbir bunalımın içinde, evine ekmek götürebilmek için çabalayan, galata köprüsü oltacıları geçiyor aklımdan, vs,vs.
Bunları düşündükçe, sistemi gözardı etmek te, olmuyor açıkçası.
''Deve hesabı'', neremiz düzgün ki, balıkçılığımız düzgün olsun ,''tarım mı düzgün,''hayvancılık mı ?,ekonomi mi ?.

Pasta küçülünçe,elinde çatal olanlar,birbirinin eline batırmaya başladılar,bekleyip göreceğiz,doğru elbet zeytinyağı gibi suyun üstüne çıkacak.

İç sulardaki durum ise içler acısı ,sekiz tane balık kalmış,onları korumaya çalışıyoruz,fakat hala başarı yok.Madem buralara sahip çıkamıyoruz,o zaman özelleştirilsin,bütün avlaklar,çöp,pislik yuvası,bari !, özel sektör sahip çıksın,bizimde Avrupa'da ki gibi ücretli avlaklarımız olsun.

 

Sevgili Kardeşim Yücel
Bir evvelki bana hitaben yazdığın mesaj,beni derin olarak üzüpte,sabaha kadar uyuyamama sebep olmuşsada,bu seferki beni olağanüstü sevindirmiştir.
Aslında ben,benim Yücel Ustamın beni çoktan beri iyi tanıdığını biliyorum.Onunla elbette yüzyüzede görüştüm ve tanıştımdı.Beni gayet müspet etkilemişti.Araştırılırsa bu satırlarım geçmişten bulunup okunabilir.
İşte herkesin katkısıyla,kısa vadede değil ama belki orta,bence illaki uzun vadede değişecektir.Bu durum ise kişilerin gönüllerindeki,doğa,hayvan,balık avı sevgisinin her daim canlı ve sıcak tutulabilmesiyle ancak gercekleşebilir.
Yapmağa çalıştığım budur.Halende bu cennet vatanımızın hiçolmazsa bazı bölümleri,hiçolmazsa bazı yeni taktikler ve ekipmanlarla uğraşıldığında,tatminkar,insanın içini karamsarlıktan uzaklaştırabilen imkanlara sahiptir.
Bunları varsaymayı bir tarafa bırakmamalıyız.
Büyük Kemiklinin sarp Doğasında Küçük ve Tombul serce zıplama ve yuvarlanmama telaşıyla etrafındaki kişilere önderlik edipte,bahsetmeye çalıştığım güzelliklerin nasıl yaşanabildiğini belgeleyip gösterebiliyorsa bu durum elbette en güzel örnek olarak yüreklere su serpmektedir.
Sevgiyle kal değerli kardeşim

 

Sevgili Alp
Elbetteki bizim işimiz durumun balık ve balıkcılıkla ilgili yanı.
Hadiseye,aslında kimseyede anında menfi tesir etmeyecek şekilde müdahale edilenebilinir.
Şöyleki,İstanbul bOğazının her yerinde,balık akımını bozmayacak şekilde av yasağı getirilsin.Trollerin orta ve açık sularda çalışmalarına müsade edilsin.Gece dev generatörlerle avlanılma kaldırılsın,En mühimide yasak süreleri,komşu,emsal,aynı suları kullanan komşularımızla aynı sürelerde uygulansın.
Bunları komşularımız zaten yapıyorlar,netice alıyorlarda biz bunun aksini neden yapıyoruzda sistemi külliyen menfi etkiliyoruz bunun üzerinde az kafa yorulsun yeterlidir.
Elbette kontrol ve kollama ile yükümlü birimlerde işlerini layıkıyla yapmalıdırlar.
İşte o zaman Köprüde,Boğazda kıyıdan balık tutup geçinmelerine katkı sağlamaya çalışanlarda,işhayatının olağanüstü stresinden kurtulmaya çalışan onbinlerce kişide rahatlar sevinir,işlerinede,hayatlarınada sımsıkı sarılırlar. Jigging tarafımdan ezberlenmiş bazı uygulamalarına geçilmiş ancak afişe edilmemişti.Mademki kendi çabalarım bu konuda yetersiz kalmıştır o halde bir duayen avcı olarak aynı zamanda mahzurlu yönlerinide ortaya koyarak ele alınmış ve sizlerede sunulmaya başlanmıştır.
Anlatımlarım resimleriyle devam edecektir.
İsteyenleri bu konuda beraberce avlanmayada davet edip duruyorum zaten.
Sevgiyle kal

 

Japon'ların ticari balıkçılık modeli incelendiğinde,! şimdi bizim önümüze getirilen ve balıkçılığımızın kurtuluş yolu olarak gösterilen AB uyum müktesebatı çerçevesindeki ''balıkçılık yönetim modelinin, 100 sene önce ,Japonlar tarafından bulunduğu,geliştirildiği görülür.Daha sonra kurulan AB de ki, uygulamalarında ,Japon'larınkinle örtüştüğü ğörülür ,yani oradan kopyalanmış, şimdi de bizim önümüzde, ''kopyalanmayı bekliyor.

Adamlar stokları belirleyip,var olanı ,sınırlı şekilde yakalıyorlar,konunun özü bu.
Bizde ne stok belli ,ne yasak, nede avlama limiti.!!!
AB müktesebatı dahilinde, zamanla uyacağız mecburen, veya bu şekilde yok etmeye devam edip,AB'yede girmeyeceğiz.!!
Takip ettiğim kadarı ilede,farkında olarak veya olmayarak, bunu anlamamakta ısrar ediyoruz !
Şöyle ki, örneğin;
Tebliğlerde ,avlanma boy limitleri var ve hepimiz buna uymak zorundayız.!!
Fakat,yine bu uyum dahilinde ''sürdürülebilirlik '' kavramı ortaya çıktı (yani bu şekliyle devam edersek biz bu işi sürdüremiyeceğiz,iflas yani)
Bu kavram neticesinde de, bizim, tebliğde, uymak zorunda olduğumuz, ''boy limitleri , ''havada kaldı'',!!! ,Şimdi, ''üreme boy limitleri kavramı gelişiyor !
Gelgelelim , onlarca bilim adamı ,yüzlerce bu konuda bilgisi olan kişilikler varken ,tebliğde, şu anki boy limitleri ,yazılı olan balıkların ,üreme boy limitlerini ,liste halinde bu bilgilendirme forumlarında paylaşan bir kişi göremedim.
Çok önemli ,gerçek kişiliklerin olduğu bir forumda bu soruyu sormama rağmen bir türlü cevap alamadım ,son günlerde ''Lüfer ve levreğin belirtilmesi ise umut verici.!!
Lütfen bu 'üreme boy limitlerini herkes bildiği kadarı ile paylaşsın,yoksa öğrenilebilecek başka yer yok ne yazık ki !

Dikey seğirtmeye de değinecek olursak,''Amatör balıkçılığın gelişim yönlerinden birisi bu ve bu yönde bir sektör zaten var ve gelişip büyüyecek !!!
Dolayısı ile gelişen bu sektörde,gelişen bilgilerin önünde, kimsenin duracağını sanmıyorum,sadece devlet el atıp av yasağı getirebilir,yapılanlar ''sürdürülebilirlik adına ise !!! saygılarımla.