Arkadaşlarım, abilerim, üstadlarım; Bir süredir üzerinde düşündüğüm bir konu var. Bunu sizlerle paylaşmak isterim. Türkiye'de bildiğiniz gibi "Yakala - Bırak" olayı yok. İnsanlarımız yakaladıkları balıkları et gözüyle görüp acımadan alıkoyuyor ve hatta balık yemeyen vatandaşlarımız tuttukları balıkları eşe dosta dağıtarak, akıllarınca iyi bir iş yapmış oluyorlar. Üstüne üstlük, yakaladığı balığı bırakan insanlara "enayi" gözüyle bakmaktan hiç çekinmiyorlar. Bu ülkede "Yakala - Bırak" olayı yayılmadığı ve en azından kültür seviyesi yüksek, bir kaç yüz gramlık balık etini maddi imkanlarıyla edinebilecek insanlarımız bunu yapmadığı sürece göllerimiz, nehirlerimiz kurumaya devam edecek. 10 sene önce bütün tatlı su kaynaklarının balık kaynadığı söylenir. Peki bundan 10 sene sonra ne hale gelecek acaba bu sular? Burdaki "Yakala - Bırak" dan kastım limit altı balıkların bırakılması değildir. Tutulan her türlü tatlı su balıklarının bırakılmasıdır. Pek çoğu lezzetli bile olmayan 1 kova balığa kıydığımıza değiyor mu dostlarım, abilerim? 1 kova istavriti 10 liraya balıkçıdan edinebilirsiniz. ÜSTELİK TEMİZLENMİŞ BİR ŞEKİLDE ! ! ! Bu suları kurtarmamız gerekiyor. 1 kova tatsız balıktan vazgeçmek çok zor olmasa gerek. Neyse, lafı uzatmayacağım. Bu grubun kuruluş amaçlarını sıralamak istiyorum. 1) Türkiye'nin en önemli balık avı forumunda böyle bir harekat olması, insanları etkileyecektir. İnsanlar, en azından limit altı balıkları alıkoymaktan çekineceklerdir. Açıkcası bu foruma üye olup, limit altı balıkların alıkoyulmasına karşı bir grubun burda bulunduğunu gördükten sonra, limit altı balık almak bana utanç verici gelmeye başladı. "Limit altı bir balığı alıkoyarsam forumdaki insanlara nasıl hesap veririm?" şeklinde bir düşünce yerleşti bilinç altıma. Pek çoğumuz hissetmişizdir bunu. 2) Ayrıca böyle onurlu bir gruba kattığımız her insan, tatlı su balıklarının doğaya iade edilmesinin birer temsilcisi olacaklar ve bunu arkadaşları arasında yayacaklardır. Bugün sazan avladığımız avlakta tuttuğum limit üstü balıkları bile iade etmeye kalkıştım suya. İnanır mısınız, 15 cm lik sazanları kovasına atan insanlar benim bu hareketimden etkilenip limit altı sazanları teker teker iade ettiler! Bu hareketin geniş kitlelere yayıldığını hayal etsenize... 3) Bugün balık avındayken tuttuğum balıkları iade ederken şöyle düşündüm : Türkiye'de balıkları iade eden 3-5 kişiden biriyimdir herhalde. Bunca insan kovalarını acımadan doldururlarken benim yaptığım bu küçücük katkı ne işe yarayacak ki ? Şunu söylemeye çalışıyorum : Eğer bir grup oluşturabilir ve belli bir kitleye ulaşabilirsek insanlar "sadece benim balıkları iade etmem ne işe yarayacak ki?" psikolojisinden kurtulacaklar ve "biz bir grubuz ve grupça Türkiye'nin sularını kurtarıyoruz" psikolojisine bürüneceklerdir ! İnanır mısınız bilmiyorum ancak yarın tekrar avlanmaya gideceğim ve eğer benimle bu yolda yürüyecek bir kaç kişi bulabilirsem bu gece, yarın tuttuğum bütün balıkları iade edeceğim. Çünkü yalnız olmadığımı bileceğim... Bu psikolojik bir olay. Lütfen küçümsemeyin bunu... 4) İnsanların zihniyetini değiştireceğiz. İnsanlar bizim saldığımız balıkları gördüklerinde kendilerinden utanacaklar. İnsanlar balık avının bir keyif işi olduğunu , bir hobi , bir spor olduğunu HATIRLAYACAKLAR ! Bunu hatırladıklarında ağlar atıp onlarca kiloluk balığı alıkoymanın ne kadar anlamsız olduğunu farkedecekler. Belki tırıvırıcılar kalmayacak! Avrupa'da ya da Amerika'da insanlar balıkçılığı bir spor olarak görüyorlar. Burda ise bir "et elde etme işi" olarak görülüyor balıkçılık. Bunu artık değiştirmeye başlamamamız gerekmez mi? Eğer yeterli desteği alabilirsem, bir logo tasarlamayı düşünüyorum ve Tarabya Fishing Team grubunun yaptığı gibi bu logoları imzamıza ekleriz. Grubumuzun adı "Yakala - Bırak - Yaşat" ya da buna benzer bir şey olabilir. Rica ediyorum en azından 1 kere tuttuğunuz balığı iade edin ve bu tarif edilemez keyfi yaşayın...
Düşünce çok güzel ama tek değilsiniz bundan yaklaşık 10 sene önce başlayan bir hareket var zaten.. Yani 3-5 kişiden biri değilsiniz sayımız az değil ama yeterli de değil...Ben artık herkesin bırakmasını savunmuyorum daha ziyade insanlar limit altını bıraksa bana yeter. Gruptan ziyade 2-3 dernek önümüzde ki sezon için bu hareketi başlatabilirler. Bu senenin sloganı da bu olsun gibisinden hem kendi reklamlarını hem de oluşumun büyümesi açısından önemli bir hareket olur.
Mehmet Bey, teşekkür ederim. Bu hareketi kimin başlattığı ya da ne zaman başladığı önemli değil ancak 1 senedir bu forumu takip etmeme rağmen yakala-bırakla ilgili tek kelime duymadım. Yakala-bırak yapılmış en fazla 2-3 av raporu görmüşümdür. Şaşırdım bunu duyunca açıkcası. Limit altı bırakılması zaten gereklidir ancak "ben limit altı avlarımı salıyorum" söylemleri artık hepimizin alıştığı ve etkisiz söylemler olmuş durumdalar. "Ben her tuttuğumu salıyorum" diyerek çitayı yükseltmeliyiz bence.
güzel fikir ben imza kısmıma bu logoyu paylaşmaktan mutluuk duyarım. bu konu aslında son zamanlarda özellikle bazı konu bşlıklarının altında birçok kez tartışıldı. Vedat abi bile yakala bırak yapacağını beyan etti ve video yada fotoğrafını yayınlayacağını söyledi. bu şekil de büyüklerimizde destek olursa halkta bir bilinç kesinlikle oluşacaktır. 14-15 yaşında ki arkadaşlarımız bile bu konuda hassas davranmaya başladı ki bu mutluluk verici birşey.
Çok teşekkür ederim Mert Bey. Ben zaten var olan bir şeyi üzerime almak niyetinde değilim . Ancak bu konuyu bir noktada odaklayalım. Bunu bir gruba dönüştürelim. Bir logo yaratıp görsel olarak varlığımızı ve yaptığımız gurur verici hareketi vurgulayalım ki insanlar daha çok düşünüp, farketsinler.
Yakala&bırak avcılığı konusunda uzun zamandır araştırma yapıp uygulamaya çalışmış bir kişi olarak, aşağıda linkini verdiğim yazıyı okumanızı tavsiye ederim. Ben okuyunca bilimsel nitelikli bilginin gerekliliğine bir kez daha ihtiyaç olduğunu anlamış ve yakala&bırak acılığı konusundaki görüşlerimi temelden etkilemişti. Bu yazıyı okuduktan sonra; yakala&bırakın sürdürülebilir balıkçılık ve stoklara etkisi konusunda fikirlerinizi merak ediyorum. http://asbal.org/node/7
Yani amatörün etkisi Sadece %4. Yakala bırak yapıp gidip 10 tl ye parayla alırsak %96 nın içine mi giriyoruz. Açıkçası ben limit altına vicdanım el vermiyor ama limitler dahilinde yakaladığım balığı alıkoyarım. Tabii eti lezzetsiz ve değersiz bir balığı ne kadar büyükte olsa canını acıtmadan geri iade ederim. Sportif balıkçılığa karşıyım. En nihayetinde bir canlı ile oyun oynanmaz.
affedersin abi ama sizin düşüncenizle gidersek balıkların neslinin tükendikten sonra değerini anlamış oluruz,sadece limitlere uymanın yeterli olduğunu düşünmüyorum,malesef bizim milletimiz bir şeyin değerini kaybettikten sonra anlıyor,en basitinden örnek veriyorum mersin balığı gelecek nesil için fedakarlıklar yapmak gerekir.
Bu konu teşvik edilmeli , özendirilmeli gelip te sadece etkisi %4 demek olmaz. Neden olmaz iç sularımızı bilmek lazım bunun için özellikle büyük şehirlerde avlaklar sürekli baskı altında ve burada bu stres ortamında balığın üreme şansı zaten yok.. Balık tam üreyecek hopp! barajlardan sular çekiliyor hem de bilinçsiz bir şekil de. Balık zaten stresten yumurta bırakamıyor ki.. Yani iç sularda amatör ün etkisi %4 değildir. Yani kimse burada 3 liralık balık için 1000 liralık malzeme kullanmıyor.. Keyif için avlıyoruz bu balığı ve yaşamına son verme hakkımız olmamalı en azından bir sınırı vs.. olmalı. Amaç balık yemek ise boşuna olta almayın zarar edersiniz arkadaşlar , gidin balık alın. Hem keyifle balık yiyin hem de paranız cebinizde kalsın. İç sular denizler gibi değildir mayıs ayı gelir. Tam sazan havyar dökecektir, piknikçiler yüzünden kıyıya yanaşamaz hayvan.. Eee o balık o sene üreyemez ise soyu seneden seneye tükenir ki şu an olanda budur. Gidin sorun kime isterseniz, herkesin yakındığı nokta ''Balık seneden seneye azalıyor abi'' Özellikle tatlı su avcıları için genelliyorum.. Yani bu konu desteklenmeli , muhalif mesajlar yerine hakikaten bilimsel ve de ülkemizden kaynaklar olmalı ... Hangi gölümüz için stok denetimi varda yabancının tespitini kabul edeyim ben.. Adam araştırma yapmış ama yaptığı yerde zaten avlaklar özel, geneli yakala-bırak usulü ile işletiliyor.İnsanlar da bu şekil avlanıyor , yemiyor tatlı su balığını.. Yani bu ne kadar verimli olabilir ki bizim avlaklarımız için.
Bilimsel araştırmalarla en az bir kez üremiş olan balıklar limit üstündedir. Ben limit altı balık asla alıkoymam. Ama balık da bir canlı nihayetinde. Yıllardır akvaryum da balık beslerim. Balıklar çok nazik hayvanlardır. Elinize balığı aldığınızda üzerindeki mukoza zarar görür, bakteri ve mantarların saldırısına açık hale gelir. Yakaladığımız balıkları değil elle tutmak taşa kuma sürüterek kıyıya alıyoruz. Fotoğraf çekilmeler filan derken salana kadar epey bir yıpranıyor. Çok çabuk strese girer balık. Streste önemli bir ölüm sebebidir. O yüzden sportif balıkçılığa karşıyım. Konu sanki biraz tatlı su balıkçılığı için gibi. Ben tatlı su avı yapmam. Ama bilin ki iç sulardaki göl ve göletler DSİ tarafından balıkçılığı geliştirmek ve su ekosistemini sağlamak üzere sürekli sazan ile aşılanıyor. Bugüne kadar aldığım malzemelerin pasrasının hesabını hiç yapmadım yapmamda. O denli balıkta yakalayamadım zaten. Maksat çocuklarım taze hakiki deniz balığı yesinler. Vicdanım rahat.
ben de akvaristlikle uğraştım,afrikadan ithal balıklar getirdiğimiz bile oldu pazarlamasını yaptık.tamam haklısınız çok çabuk strese girebilen hayvanlar ama tekrardan doğaya geri dönemeyecek bir hayvan değil ve de her balık için aynı dayanıklılığı söylemek doğru değildir.
Sinan Bey, sizi düşünmeye davet ediyorum. İnsanlar oturdukları yerde, doğayla hiç bir işleri yokken "ben gidip sportif balıkçılık yapayım en iyisi" demiyorlar ki. Zaten içinde balık avı sevgisi olan ve bunu yapmaya ihtiyaç duyan insanlar "ben bu canlıyı alıkoymak yerine doğaya salayım" diye düşünüyorlar. Yanlış olan nedir ki? Tuttuğum balığı öldürmek yerine saldığım için yanlış bir şey mi yaptım? Öldürsem daha mı doğru bir hareket olurdu? Arkadaşlar logo üzerinde çalışıyorum. İnşallah yayacağız sportif balıkçılığı bu ülkede. Bugün sazan avında 8 adet , toplamda 10 kilo kadar balık avladım. Hepsini saldım. Yanımdaki köylü ve tuttuğu balıkları yemeyip başkalarına dağıtma alışkanlığı olan adam da benden görüp saldı balıklarını. En son bir balığı salmadı. Sonra bana " çok pişman oldum, keşke bunu da salsaydım " dedi. Ve bunu diyen adam hayatında şu ana kadar hiç bir balığı salmamıştı. Raporu paylaşırım yarın forumda.
Yaptığınız yanlış değil. Ben yapmam sadece. Sazan avına gitsem tenezzül edip olta bile atmam mangalın başına geçerim, tavuk kızartıp çay demlerim. Bence değersiz bir balık sazan. Şöyle 2-3 kg civarı bir Deniz Levreği çekte bırakabiliyormusun bakalım. Ben deniz avlarından bahsediyorum sen tatlı sudan. Deniz avlarında balıkçılarda bulamayacağımız türden avlara da imza atıyoruz. Örneğin Dülger, Lipsoz, kırlangıç, Mercan, Sinarit vs. parasıyla alamayacağımız türler. çünkü tezgahlarda bulunmuyor. "En pahalı ve en değerli balığı amatör balıkçı yer" diye boşuna dememişler.:thumb:
Konuyu bambaşka bir noktaya saptırdınız. "Sportif balıkçılık yanlıştır" iddianızı "tatlı su balığı gereksizdir" e çevirdiniz. Neyse. Bu arada bu başlık tatlı su avları başlığında bulunuyor zaten. Dolayısıyla deniz avlarıyla ilgili bir konu değil burda tartıştığımız. Herkesin düşüncesi farklıdır elbette. Benim için tatlı su herşeydir. Denizden tatlı su kadar keyif almam doğrusu. Dülger, kırlangıç ya da mercan balıkçılarda bulunmuyor da sazan, turna , perch bulunuyor mu sanıyorsunuz? Hani "sazan avına tenezzül bile etmem" demişsiniz ya. İşte bu "balık ettir, avcılık et avlamaktır" düşüncesinin geldiği yerden geliyor. Balık tatsız ya da değersiz olabilir. Avcılığından alınan keyiftir önemli olan. Orta okul çağındaki aptal kız çocukları gibi hissetmeye başladım kendimi. Hani karıncayı ezen erkek çocuklarına "onun da bir canı var" deyip ağlarlar ya. İşte aynen onlar gibi. Gidişatım iyi değil ama bence siz de bir şeyleri düşünmelisiniz. Bir kaç gölü gezip, tatlı sularda balık kalmadığını görüp bir kaç saatinizi ve bir kaç litre benzininizi boşa harcayıp hayal kırıklığıyla eve dönerseniz, belki hissettiklerimi anlarsınız.
öncelikle, deniz balığı tekkeyi mi taşladı? onun kabahati ne ki, geri salmıyorsunuz? tuttuğum balıkları çoğu zaman salarım geriye. pek çoklarının hayatımın trofesi diyeceği balıklardır hem. bu değil asıl konu. ben onları salarken, önceleri garipsendim, deli mi ne diyenler oldu filan. ama sonra onlarda en azından küçük olanları filan saldılar. en ilginç olaylardan biri, 3 kg levrek tutup almış olan birinin, ardından tuttuğu 4kg levreği salmasıydı geri. yapmayan arkadaşlara söyleyeyim, emin olun, balığı salmanın keyfi yemekten kat kat fazla.
Serdar Hocam , 1. sayfada Bahadır Bey'in paylaştığı kaynağı incelerseniz amatör balıkçıların denizlerdeki payının ne denli düşük olduğunu görürsünüz. Profesyonel balıkçılar ağla 1 günde 100 kilogram balık tutarken ben ömrüm boyunca 100 kilogram deniz balığı tutamayacağım muhtemelen . Ancak tatlı sularda amatör balıkçıların etkisi çok daha büyük takdir edersiniz ki. Yine de deniz balığını da salabilmek ne güzel...
İş Polemiğe dönüşmeye başladı. İnanın fikirlerimi söylerken sizinle tartışmıyorum. Bence; diye görüşlerimi sunuyorum. At-Çek merakım çok fazladır. Ama daha balıkla tanışamadık. 3 kg Levrek yakalasam muhtemelen ava devam etmem. Yada daha sonra yakaladığım 4 kg lığı muhtemelen geri salarım. Aç gözlü biri değilim. Balık avında önceliklerim Kafa dinlemek, temiz hava almak ve Stres atmaktır. Yaptığım 100 avın en az 90 tanesinde eve elim boş dönmüşümdür. Boş dönmekten gocunmam. Harcadığım yakıt, yem, yemek vs masrafları içinde hiç üzülmem. Asıl amacımı gerçekleştirmişimdir çünkü. Çevremdeki tatlı sularda (Gediz Nehri ve havzasındaki göl ve göletler) Turna, Perch, Alabalık olsa denizin yüzüne bakmam. Bir zamanlar Bolca Sudak varmış ancak o da bilinçsiz avcılıktan değil su kirliliğinden yok olmaya yüz tutmuş. Tatlı sulardaki asıl sorun bilinçsiz avcılık değil bilinçsiz atık yönetimi. Çocukluğumda yüzerdik Gediz Nehrinde, midye filan çıkarırdık. Balık yakalardık. Şimdi yanına bile yaklaşamıyoruz. Sanayi ve evsel atıklar bitirmiş durumda. Yine Gediz Havzasındaki Gölmarmara gölü ve Salihli Demirköprü baraj gölü de aynı sorunlarla mücadele ediyor. Su kaynaklarının korunması, Atık yönetimi gibi konularda mücadele etsek daha iyi olur kanımca. Bence yakaladığın bir iki balığı alıkoymanda sıkıntı olmaz. Saygılar...
Sevgili Mustafa, Amacım teşvik etmeye çalıştığınız yakala&bırak konusunu "kötüdür, niye yakalıyorsunuz o zaman, vs" gibi bence anlamsız söylemlerle tu ka ka etmek değildir. Dediğim gibi tersine; yakala-bırak avcılığı konusunda kafa yormuş, ne, neden, niçinleri ile araştırmaya çalışmış ve kendince de uygulamış biriyim. Yazılarımın çoğunda da yakala-bırak avcılığının yaygın, tek başına hedef av olması gerektiğini vurgulamışımdır. Hatta konu ile ilgili şu an hazırlanmış bir yazımı, hedefin yakala-bırak olduğu bir av yaparak sunacaktım. Ayrıca konu hakkında fikir vermesi açısından 2010 yılında çok sevgili dostum Aykut Aytış ile yapmış olduğumuz yakala-bırak avımızı sunmak isterim; Sitemizdeki linki; Levrek Avı: Yakala-Alıkoy ve Yakala-Bırak Silinen videoları da; http://www.youtube.com/watch?v=1zifootEpYk&list=PL9A10A341AA4E073B http://www.youtube.com/watch?v=hOQbZ9WoqjQ&list=PL9A10A341AA4E073B İlk mesajımda yazıyı okumanızı tavsiye etmemin sebebi ise; konuya bilimsel bakış açısının gerekliliği konusunda dikkat çekmekti. Ayrıca orada da size sorduğum gibi; "yakala&bırakın sürdürülebilir balıkçılık ve stoklara etkisi konusunda fikirlerinizi" meraktı sadece. Ben ağırlıklı olarak deniz avları yapan bir kişiyim. Tatlı su konusunda fazla bilgim olmadığı gibi, tatlı su avlaklarındaki problemleri de bilmiyorum. Bilimsel bir kişilik olarak değer verdiğim sayın Yakup Erdem Beyin yazısında işaret ettiği bu konuyu paylaşmak istemiştim. Yazın ortamlarında kişilerin yüzyüze edemeyecekleri lafları rahatlıkla etmelerinden, ve dinlenmeyecekleri lafları futursuzca edebilmelerinden, bu gibi ortamlarda konuların sağlıklı bir sonuca götürülemeyeceği inancım bu konuda da maalesef perçinlendi. Bu gibi sağlıksız tartışmalara girmedim ve bundan sonra da girmeyeceğim. Size avlarınızda rastgelmesini dilerim. Sevgi ve selamlarımla...
aslında bu salma olayına sadece nesli tükenecek gözüyle bakmamak gerek. araştırmayı göz ucuyla okudum. her ne kadar kıyı balıkçılarının payı düşük olsada , ben daha çok salınan balığın tekrar üreme yaparak bırakacağı yumurtalar sayesinde populasyonu arttırabıleceği kanısındayım.
Balıkavı işinin, tarzının, şeklinin sonu yok ve bu konuda konuşulacak lafta bitmez Mustafa kardeşim sen doğru bildiğini yap sadece ne zaman nerede avlanacağına hangi balığı hangi derinlikten çekersen ne olacağına dikkat et araştır, keyfini yap, biz amatörüz huzur ve keyif için gitmiyormuyuz su kenarına, gerisi lafı güzaf... http://www.balikavi.net/forum/showthread.php?t=30411 http://www.balikavi.net/forum/showthread.php?t=34308