İstanbul Kıyı Raporları 2006-2009

Bizde bizde bekliyoruz. bakalım hayırlısı....

 

Arkadaşlar hafta sonu için vaniköyde tık yok birkaç tane orta boy bile sayılamayacak istavritin dışında tek tük izmarit mevcut. O da tüm balık tutanlara baktığınızda toplasanız 5 tane ya var ya yok. Ne zaman çekeceğiz bu çaparileri dolu olarak hiç bilmiyorum. Çok yıprattı bu iş beni çook

 

Dur bakalım alp eren ne yıpranması bizim ömrümüz çürüdü bekliyoruz hala. şu hava poyrazdan imbata alsın bi o zaman balık tutulacak. az kaldı

 

bende daha yeniyim 2 haftasonu full balık tutmaya çıktım. evim pendikte. sadece pendikte tutmaya çalışıyorum iri 1 kefal 3 tane minik zarganadan başka bişey tutamadım ve dün oltamdaki misina kendi kendine fena karıştı. koparmak zorunda kaldım. oltanın kolunun pimi düşmüş şansa çantama düşmüş onu tamir ettim. bir keresinde kayık ile açılmıştık orda mezgit tutmuştuk o güzeldi. tek başıma öğrenmeye çalışıyorum ama ne balık var nede misinam düzgün duruyo. olta ucuz mal ondanmı acaba

 

Cuma gecesi, belki bir haber gelir diyerek Galata köprüsünde sabahladım güzelce..

Mezgit iyice seyrekleşmiş. İstavrit ise, suyun ortasında. Yukarıdan 3 kulaçtan başlıyor, dibe 3-5 kulaç kalana kadar makul boyda istavrit var. 15-20 m derinlikte, en yoğun haldeler. Onların üstünde de sardalyalar geziniyor..

Aralarında, palamut, lüfer vs. gibi yırtıcılarda var ama çok seyrekler. Mevcut takımlar vs. ile bunları yakalamaya çalışmak fayda etmeyecektir.

 

Öyle tabi haklısın abi de eskiden daha çömezken gider bi çapari alırdık elime geçen kurşunu takardım ucuna salladığın yerden istavrit çıkardı bu mevsimlerde. Var bişeyler ama ben çözemiyorum. İş resmen mühendisliğe döndü. Hesapla kitapla balık tutuyoruz o da tek tek. Nerdesin ey istavrit sana geliyorum

 

arkadaşlar bi sorun olacak. Resim ve diğer bilgileri eklemek için ne yapmam gerekiyor? Bilgi verirseniz sevinirim.

 

Artık o bolluk bitti Alperen..

Gençliğimizde denizcilik yapmıştık.. Koca bir gemi, o okyanus senin, bu benim dolaşırdık.. Monterey'de, çıplak iğne ile 8 kilodan büyük lüferleri, artık sen buna sırtıkara mı dersin, ne dersen, patır patır aldığımızı hatırlarım.. Hem öyle böyle değil, at iğneyi, hafif çekiştir, küttt.. Patır patır alırdık..

Gel, şimdi bakalım -en azından ülkemiz sularında- çıplak iğneyi bırak, -mesela- canlı zarganadan başkasına atlayanı bulabilecek misin?

Şunu akılda tutmak gerekiyor. Balık artık az. Eğer tutabilmek istiyorsak, balığın bol olduğu zamanki teknikleri unutup, az olduğu zamana uygun teknikler bulmamız gerekiyor.

Elbette, bu istavrit içinde geçerli.. O gece, yanımda bir sürü insan istavrit tutayım diye uğraşıyordu. Genelde boş çıktı oltaları, yada mezgitler musallat oldu. Ben ise, gayet ağırdan alarak, yem oslun diye uğraşırken bir kilodan fazlasını tutmuş oldum bir şekilde..

Nasıl? Yem farklı, takım farklı, öyle olunca böyle oluyor..

Kıssadan hisse, eğer eski usuller değilde, daha verimli yeni usuller denersek, o zaman daha iyi netice alıyoruz..

 

Atla deve değil 15e 15 takım tek sim. 10 numara iğne

 

Saygı duyarım Serdar Abi ne diyim tamamen haklısın. Aliço tek sim dediğin nedir abi. tüm iğnelere aynı simi mi tak diyorsun.

 

evet tüysüz tek simli bir çapari yap. simleri ufak tut balık simi ısırmasın gelip palaya bağlanan yerden 1,5 cm uzunluk yeter.

 

Evet, hepsi bu işte..

Ama bu, oradaki "kurtçu" dan aldığınız/alacağınız bir acayip çaparinin iş yapmayacağı demek.

Oysa o çaparilerle biz ne kovalar doldurmuştuk, di mi?

Genelde, dillerde olan şey şu: "Balık olsa gelir, balık yok.."

Ama görüyoruz ki, balık var, fakat gelmiyor işte.. Takım beğeniyor. Paşalar gibi patır patır istarit alan o çapariler, balık var, ama alamıyor işte.. İlla başka türlüsünü istiyor..

Yani, artık, lanettayn takımlarla vs. balık tutmanın devri geçiyor, geçti hatta..

 

o zaten hep bilinen bir gerçek. eskiden beyaz iğne kullanırdık boğazda ve beyaz tüy kullanılırdı seneler önce. zaman değişti. şimdi siyah iğne ye döndü olay evet bu takım şu takım değil zamanında ve ince takım, hep kibarına gitmek lazım. balık seçici davranıyor. tüye gelmiyor o zaman takımı daha da inceltmek gerek ne yapmalıyız. bir iğneye tek sim takarız. hem takım hafifler. hem daha avcı olur.

Evet hemen aklıma geldı.;

Bundan seneler önce zarganalar bitti. lüferler tutuldu. ne yapacaz yem bulmamız lazım. tamam güzel hemen haydarpaşa mendırek ağzına. çapariyi salıyorum. o kadar ince bir takımki. tamamb uluruz herhalde diyorum. ve indirir indirmez takım duruyor hayda... ne oldu şimdş çekıyorum takımı komple istavrit. Kraçe yok. hepsi tam istavrit. hatta dahada irileri. 1-2-3 derken devam edıyor. kıraçe tutmaıyoruz. tamam ne yapacaz bunla deneriz dıyorum.
5/0 kısapala mustad iğne ve üzerinde kocaman bir istavrit. Lüfer abi geliyor. bir diş bir diş daha tasmayı attın attın yok atamadın koca istavrit yarım. firemız oldu 2 misli ne yapacaz. tamam kolay. 900 gram kurşun yatır dibe kaldırma. balık geliyor başlıyor yeme. kurşun ne zaman havalanırsa balık üstünde kısaca tasmayı kurşun kendısı atıyor. zamanında boyle bir durumda yaşamıştık.

 

Yarın bir gün, gene aynısı olabilecek...

Sizin seneler önce başınıza gelen, benim hep başımda, hiç gitmiyor ki

Teknemiz, arabamız filan yok.. Saat 21:00 dedi mi, evin yolunu tutman elzem, yoksa sabahçısın.. Ve elimizde olan sadece cumartesi - pazar.

Böyle olunca, zargana süz, bul et filan olacak iş değil. Sabah çıkyıorsun 06:30'da, ancak 09:00'da mesela Sarayburnu'na varabiliyorsun.. Birde evvela yem tutayım dersen, hayal olacak bir şeyler tutmak.

O yüzden, acaba canlı zargana filan olmadan nasıl yakalarız bunları? Yokluk el mahkum düşündürüyor böyle, çözüm aratıyor..

Elbette bu kadar değil.. Boş verelim lüferi filan.. İstavrit tutacağız mesela.. Köprüye biz varınca, istavritin gani olduğu yerleri birileri çoktan parsellemiş..

Böyle olunca, insan artık deneye deneye, nasıl bir şey yapınca, balığın daha kesin geleceğini buluyor. Zaten elden başka bir şeyde olmuyor ki? Klasik takım vs. atıyorsun, boş boş oturuyorsun.. Denemekle bir kaybın olmuyor.. Çünkü zaten baştan kaybetmişsin, başka şeyler deneyerek, tekrar kazanma ihtimali elde ediyorsun..

Geçen, gecenin bir vakti gene köprüdeyiz. Herkes diyor balık yok.. İstavrit, balık dediğimizde.. Tutacağız, oradan da Zeytinburnu'na gideceğiz, tekneye binip önce zargana süzeceğiz lüfere çıkacağız. Havaya bakınca, zargana bana pek kolay görünmedi. Dedim bir kaç istavrit alayım, yem yaparız, hiç yoktan .. Ama cidden yok, gelmiyor işte..

Madem öyle diyerek, iğnelerin sapına birer fosforlu boncuk takıp öyle attım bende... Buymuş, patır kütür istavritler..

Neyse, gittik zargana aradık 4 saat.. 4 tane zargana ancak bulabildik, onlarda ufak tefek, kalemler.. Sonra sabah bastık marşa.. Sarayburnu, tekne kaynıyor, ama tık yok.. Tekneci bizim değişik bir tip arkadaş.. Takıma yemi takıyor, veriyor, al bununla tut işte.. Yahu, kamışımı açayım, olmaz, kendi takımımı takayım, olmazda olmaz.. Sonuçta iki lüfer zar zor tuttuk..

Ama, lüfer sürü balığıdır, iki lüfer varsa, kesin arkası da vardır büyük ihtimal.. Bir şey anlamadan döndük.. Zira, takımlar başak arkadaşların elindeydi o ara, elimi takıma süremeden, yağmur filan derken geri..

Bende, tekneden inince doğru Sarayburnu'na, kahvaltı filan işlerinden sonra.. Atarsın kıyıdan, 4-5 tane aldım, akşam oldu, eve gittim.. Tekneler boş döndüler boyuna.. Benim çektiğimi gören, yakındakilerden biri yanaşıp "Usta yem ne atıyon, asansör mü?" filan diye sormaya iyice yanaşmıştı hatta, hiç unutmam, nerdeyse kayalara girecekti..

Yem? Bildiğin istavrit işte, aynen, koca koca istavrit, yaprak yem..

Aralarına attığım teknelerde tık yok, bende lüfer var.. Demekki, balık var, var ki bana geliyor. Demekki balık var olunca, her takıma/yeme vs. gelecek diye bir şey yok.. Balık yok demeden önce, farklı şeyleri denemek lazım, muhakkak...

 

sanmıyorum bende ependikteyim 3 gün çıktık toplam 15 saat falan olmuştur... Bugün 1 tane istavrit(Ben bişey yakalayamadım siz yine iyisiniz ) yakaladı arkadaşım...

 

Lüfer balığı en çok nerde bulunur biliyormusun gece sarayburnu taşlarının dibinde başı kıyı yapar ve o taşların altındaki bütün yemleri süpürür bu suretle. kıyıdan avlanmak daha kolay olur. açıktakılerden daha çok şans verır insana.

 

ali kardeş istanbulda ençok nerede ispari ve karagöz alırız biz gece olta atıyoruz

 

çapariye balık gelmediği, lüferde yemsiz kaldığınız gecelerde bizim kuyruk altı dediğimiz sıyırtma yöntemle istavrit almanız her zaman mümkündür.. Bilenler vardır ama bilmeyenler için kısaca tarif edeyim.

Öncelikli şart kolay kaldırabilmek için kamışınız büyüklüğünde misina kullanmanızdır. küçük bir sinek iğne 0,15 i geçmeyecek kol boyu bir kösteklik arkasına orta boy bir fırdöndü veya kıstırma kurşun, misinanın kamış boyuna gelecek kalan kısmı kalında olabilir (0,30 0,35)

iğnenin ucuna istavritin tam kuyruğunun altından başlayan ve karnına kadar giden kısımdan 2 santimlik incecik bir parça kesin ve takın taktığınız yemden iğnenin ucu çıkmalı ve bu yemi suyun üstünde gezdiririrken sudaki böcekler izlenimi vermelidir. Bu sitemi deneyeceğiniz yerler kıyıdaki ışıkların ve sokak lambalarının suya vurduğu ve aydınlattığı yerler olmalıdır..Balık tutma yöntemide bu oltayı ve ucundaki yemi yavaşça suyun üzerinde gezdirmek şeklindedir..
Kuyruğunun altını keseceğiniz bir balıkta yoksa sizi ilk balık için zorlasada sigara filitresinden koparacağınız filtre boyunda bir ip kalınlığında bir parçada kuyruk altını alacağınız ilk balığı yakalamnızı sağlayabilir

basitçe çizdim ama resim ekleyemedim bilen bir arkadaşımız eklerse faydalı olur..

 

Arkadaşlar yarın Galata yada Unkapanı köprüye gideceğim son durum nedir bilgisi olan varmı?

 

sevgili sedat isparive karagöz için en güzel yer ancak zannederim kıyıdan avlanıyorsunuz. ve en güzel avlak yenikapı mendireğinin sonu ve dış tarafı sonuna varmadan 5 metre geride. denize doğru bir taş vardır tek iskele gibi. olan onun dibinden fazla büyük değil 1 lkişinin üstünde duracağı bir taş ve onun 1,5 metre ötesi yani bir kamış boyu mesafe ye canlı teke indirirseniz. gece vakti çok eğlenceli vakit geçirirsiniz ispari eşkina ve karagöz olarak bizim avlaklar genelde derin sularda kıyıdan en verimli yer burasıdır.