Gocmen Turk Balikcilari Kiraathanesi

Sende Allaha emanet ol sevgili agbicigim, gulucukler yuzunden hic eksik olmasin

Iyi geceler, Allah rahatlik versin.

 

günaydın sana o zaman
hayırlı işler

 

Sevgili dostum hangi siteden bahsettiginizi anlayamadim.
Uzun bir zamandir uye oldugum pek cok siteye girmekte gucluk cekiyordum. Cok sevdigim ve can dostum arkadaslarimdan bazilari mod olmus sitemize onlari tebrik etmeye ve kendimce felekten bir gece calmaya geldim...Lutfen konuyu ozelime yaziniz...Baska bir sitenin genelde burda dedikodusunun yapilmasi hos olmaz ve bize yakismaz.

Halledilmesi gereken isler yerinde yurdunda halledilmeli.

Kendim zaten teblig disi her avi gorursem kendi uslubumla insanlari ve sahsiyetlerini buyuk bir saygiyla ayri tutarak, konunun onemine deginerek elestiririm.Anacak uye oldugum onun uzerinde siteye acilmis olan her paylasimi takip edemiyecegiminde anlasilmasi sanirim guc degil

Son 2.5 senedir yazdigim hic bir sitede modluk gorevim olmadi, aldigim bir cok teklifi de reddettim.Hali hazirda mod oldugum bir site yoktur, hic bir zamanda olmiyacak...Amator balikcilik sitelerindeki tek modluk tecrubem bu degerli sitede olmustur... O donem de yaptigim katkilari o katkilari paylastigim insanlar cok iyi bilirler ...O donemi ve bunun takdirini her zaman onlara birakmisimdir.

Orfoz baligiyla ve korunmasiyla ilgili her sitede paylasimim vardir ancak Yeni Zelandadan bu konuda yapamayacagim tek sey kulak cekmek kaldi. Onuda size havale ediyorum...Ancak bir birimizin kulagini sevgiyle cekmeliyiz demek istiyorum..

Ben davet aldigim her siteye yazarim.

Bazilarinin amator balikcilik etigini geregince anlamadigi aciktir. Ancak bizler bir seyler yapilacaksa bu yapilacak olanin butun insanlarimizla yapilmasi gerektigini, degisecek bir algilayis ve anlayis olacaksa bunu butun insanlarimiza sevgi ve saygiyla mal edebilmekle ancak basaracagimizi akli selimle gormeliyiz.

Bu konularda boykot ve etiketleme kanimca en buyuk zarari yapmaktadir ve cevrecilik ve korumacilik adina guzide sitelere bir parca amator balikcilik, bir parca sicak muhabbet bulma amaciyla gelen ve bu esnada yavas yavas bizlerin yuksek bakis acilari ve ulkuleriyle ilhamlanarak kendini ve amator balikcilik etigini asmaya calisan insanlarimiz sudan sebepler, ikirci yargilamalar,
kaba yaklasimlarla bir yolun ilk adimlarinda hos goru ve dayanismayla bezenmis
bir aileye buyur edilebilecekken, bu anlamli ve sevgi dolu yol onlara baslamadan zehir edilmektedir.


Kaybettigimiz her insanin, karsimizdaki buyuk ve cok yanlis gecmisin bugun uzulerek katlandigimiz sonuclarini ortaya cikaran cehaletine terkedildigini unutmamaliyiz. Gelen butun kardeslerimize incitmeden kendi paylasimlarimizda neyin ne olmasi gerektigini ifade etmeli ve bunun ardindaki saf gucun ve arinmisligin tadini onlara da hissettirebilmeliyiz.

Illegal calismalarda raporlara gelecek elestirileri sitelerin yetkili arkadaslarina birakmak sanirim o dostlarimizin tekrardan kazanimi acisindan cok onemli olacaktir.Onlar butun nezaketleriyle sitenin amaclari cercevesinde konuya gerekli mudehaleyi yaparlar. Elbetteki ozel mesajlarimizla dikkatlerini cekmek onlara bir destek ve yardimdir.Ancak bu asla bence kendi bakis acimizin onanmasi seklinde bir yargi ve beklentiyle olmamalidir. Kendilerinin verdigi her karar saygi duymaliyiz...

Bu dunyaya kimse yanlis gelmedi.Hepimiz bir birimize bir sans vermeli, oncelikle
anlayisi ve sevgiyi birinci plana koyabilmeliyiz...

Ben dogayi, dunyayi ve balikalri cok seviyorum.Bunu yazdigim yazilarda, o yazilari paylastigim her kosede her insan solusun istiyorum, onlarin destegini bekliyorum...Sadece bana degil benim gibi amator balikciligi bir ego savasinin otesinde sadece amator balikcilik ve doga sevgisi hatirina yasamaya calisanlara, bunun icin haspel kader bir emek ortaya koyanlara ve onlarin emeklerine buyuk destek olmaliyiz ki ardimizdan gelenler hikayenin bu yuzunun aslinda degerli oldugunu anlayabilsinler.

Kocaman baliklar degil kocaman yurek sahibi olmaktir amator balikciyi amator balikci yapan...

Bir kez daha ifade etmek isterim ki ben baliklari ve dogayi cok seviyorum.Onlara da bir omur harcadim. Pisman olmaksizin .Elimden gelseydi butun yasamimi, onlara ve onlarin saglikli bir gelecege tasinmasindaki mucadeleye vakfedebilirdim.Yoksunluklarim yuzunden katkim ancak elimden geldigi kadar olabilmektedir.Bu konuya duydugum samimiyeti yazilarimi okuyan her kalp sahibi bir damla kalbinde insan huvvieti varsa gorebilir.Ben her kesin bu huvviyete sahip olduguna inaniyorum.Hele benim vatandasim yoksunluklari olsada aslinda cok buyuk kalplidir ve cok yuce hasletlere vakifdir.Yeter ki onun kalbini kazanmayi bilelim...

Bitiriken bir kez daha ifade etmek isterim ki ben baliklari, bu yasami, dogayi ve bu mucize dunyayi cok seviyorum.Neden biliyormusun dostum...

Cunku insani seviyorum. Eger kudretim de olsaydi ve butun baliklari, bu dogayi ve butun alemi havaya ucurmak insanliga bir katkisi olsaydi inan bunu bir an dusunmeden yapardim. Ne yazik ki bu kadar kolay degil. Insana bir gelecek sunabilmek icin butun bunlarin var olmasi gerekiyor. Butun bu yapmaya calisitiklarimiz , konustuklarimiz bu yuzden ne doga icin, ne baliklar icin, ne de bu yasam icin... Hepsi kendimiz icin. Aslinda insani var edebilmek icin.Baliklar, doga ve insan her canli gibi anlayis ve sevgiyle var kalacak, kendini asacak, transformasyonunu tamalayarak islah olacaktir. Geriye kalan butun yontemler bir birimize yaptigimiz samimiyetsiz oyunlardan ne yazik ki oteye gecemiyecektir ve ne yazik ki bugune kadar aldigimiz sonuclar bundan sonrada devam edecektir.

Kisaca........Bir kez daha...

Baliklari ve dogayi seviyorum , cunku insani seviyorum. Hepinizi once insani , yani bir birimizi sevmeye davet ediyorum.

Anlasilmak dilegiyle, saygiyla sevgiyle, saglicakla kaliniz.

 

Hüseyin ağabey, seni yakalayamamışım ama en azından yazdıklarını yakaladım. Sütümü içtim bu arada.

Namık'la her gün görüşüyoruz ama beynini yemiyorum gel diye. İşlerini halletsin gelir o dayanamayıp. Malum rapora da neler uydurduğunu çok iyi tahmin ediyorum. Onun diline düşmektense dipsiz kuyuya düşmek daha evla.

Her neyse, çok uzatmayayım. Sana iyi sabahlar, ya da iyi geceler, hangisi uygunsa. Görüşmek üzere...

Diren zaten malum, onun sürekli katılması için üniversiteden kovulması lazım. Durmadan okulda geceliyor. Şimdi yeni ev de tuttu, onun da telaşı var. Ama bekliyoruz kendilerini, yemek yemekten vakit bulursa gelecek.

Ablamı ise hiç sorma. Ben gidiyorum deyip gidiyor, sonra geleceğim deyip geliyor, bizi de ambale etti.

 

Sen beni guldurdun Allahta seni guldursun cok yasa ....

Keyifle kal....

Sevgiler , saygilar ...

Ve tabiiiiiiiiiiiiiii kiiiiiiiiiii

Rast gele...

 

Iyi geceler usta Allah'(CC) rahatlik versin.Ben biraz daha burdayim dediklerin basim ustune..

 

Dülger Balığının Ölümü / Sait Faik Abasıyanık

Hepsinin gözleri güzeldir. Hepsinin canlıyken pulları kadın elbiselerine, kadın kulaklarına, kadın göğüslerine takılmağa değer. Nedir o elmaslar, yakutlar, akikler, zümrütler, şunlar bunlar?...

Mümkün olsaydı da balolara canlı balık sırtlarının yanar döner renkleriyle gidebilselerdi bayanlar; balıkçılar milyon, balıklar şan ü şeref kazanırdı. Ne yazık ki soluverir ölür ölmez, öyle ki, büzülmüş böceklere döner balık sırtının pırıltıları. Benim, size ölümünü hikâye edeceğim balığın öyle parıltılı, yanar döner pulları yoktur. Pulu da yoktur ya zavallının. Hafifçe, belirsiz bir yeşil renkle esmerdir. Balıkların en çirkinidir. Kocaman, dişsiz, ak ve şeffaf naylondan bir ağzı vardır: Sudan çıkar çıkmaz bir karış açılır. Açılır da bir daha kapanmaz.

Vücudu kirlice, esmer renkte demiş miydim?

Rum balıkçıların hrisopsaros -Hristos balığı- dedikleri bu balık, vaktiyle korkunç bir deniz canavarı imiş. İsa doğmadan evvel, Akdeniz'de dehşet salmış. Bir Finikeli denize düşmeye görsün! Devirdiği Kartacalı çektirmesinin, Beni İsrail balıkçı kayığının sayısı sayılamamış. Keser, biçer; doğrar, mahmuzlar; takar, yırtar; kopararır atar; çeker, parçalarmış. Akdeniz'in en gözü pek; insandan, hayvandan, fırtınadan, yıldırımdan, belâdan, işkenceden yılmaz korsanı, dülger balığının adından bembeyaz kesilirmiş.

İsa, günlerden bir gün, deniz kenarında gezinirken sandallarını büyük bir korkuyla bırakıp kaçan balıkçılar görmüş. "Ne oluyorsunuz?" diye sorunca balıkçılara; "Aman" demişler balıkçılar, "elâman! Elâman bu canavardan! Sandalımızı kırdı, arkadaşlarımızı parçaladı. Hepsinden kötüsü, balık tutamaz olduk, açlıktan kırılırız."

İsa, yalınayak, başı kabak, dülger balıklarının yüzlercesinin kaynaştığı denize doğru yürümüş. En kocamanını, uzun parmaklı elleriyle tutup sudan çıkarmış. İki elinin başparmağı arasında sımsıkı tutmuş, eğilmiş, kulağına bir şeyler söylemiş...

O gün bu gündür dülger balığı, denizlerin görünüşü pek dehşetli, fakat huyu pek uysal, pek zavallı bir yaratığıdır. Birçok yerlerinde çiviye, kesere, eğriye, kerpetene, destereye, eğeye benzer çıkıntıları, kemikle kılçık arası dikenleri vardır. Dülger balığı adı ona bunlardan ötürü takılmış olmalı.

Bütün bu alat ü edavatın dört yanını, şeffaf naylondan diyebileceğimiz işlemeli bir zar çevirmiştir. Kuyruğa doğru bu incecik zar azıcık kalınlaşır, rengi koyulaşır, bir balık kuyruğunun biçimini alır.

Oltaya tutuldu muydu dünyasına, sulara küsüverir. Nasıl bir korku içine düşer kimbilir? Onun için dünya bomboştur artık. Oltadan kurtulsa da fayda yoktur. Suyun yüzüne yamyassı serilir. Kocaman gözleriyle insana mahzun mahzun bakar durur. Sandala aldığınız zaman dakikalarca onun sesini işitirsiniz. Ya, sesini! Bir o, bir de kırlangıç balığı sandalda ölünceye kadar ikide bir feryada benzer, soluğa benzer acı bir ses çıkarır. İnce zardan ağzını bir kere ağlara vurmasın, küstüğünün resmidir dülger balığının.

Bir gün, balıkçı kahvesinin önündeki; yarısı kırmızı, yarısı beyaz çiçek açan akasyanın dalına asılmış bir dülger balığı gördüm. Rengi denizden çıktığı zamandı. Yalnız aletlerinin etrafını çeviren incecik, ipekten bile yumuşak zarları titreyip duruyordu. Böyle bir oynama hiç görmemiştim. Evet, bu bir oyundu. Bir görünmez iç rüzgârının oyunuydu. Vücutta, görünüşte hiçbir titreme yoktu. Yalnız bu zarlar zevkli bir ürperişle tatlı tatlı titriyorlardı. İlk bakışta insana zevkli, eğlenceli bir şeymiş gibi gelen bu titreme, hakikatte bir ölüm dansıydı. Sanki dülger balığının ruhu, rüzgâr rüzgâr, bu incecik zarlardan çıkıp gidiyordu; bir dirhem kalmamışcasına.

Hani bazı yaz günleri hiç rüzgâr yokken, deniz üstünde bir meneviş peydahlanır. İşte böyle bir cazip titremeydi bu. İnsanın içini zevkle, saadetle dolduruyordu. Ancak, balığın ölmek üzere olduğu düşünülürse, bu titremenin anlamı hafifçe acıya yorulabilirdi. Ama insan, yine de bu anlama almamağa çalışıyordu. Belki de bu, harikulâde tatlı bir ölümdür. Belki de balık, hâlâ suda, derinliklerde bulunduğunu sanıyordur. Karnı tok, sırtı pektir. Akşam olmuştur. Denizin dibinin kumları gıdıklayıcıdır. Altta, dişi yumurtaları, üstte erkek tohumları sallanıyor, sallanıyor, sallanıyordu. Vücudunu bir şehvet anı sarmıştır Birdenbire dehşetli bir şey gördüm: Balık tuhaf bir şekilde, ağır ağır ağarmağa, rengini atmağa, hem de beyaz kesilmeğe giden bir hal almağa başlamıştı. Acaba bana mı öyle geliyor? Sahiden rengini mi atıyor? Demeğe, dikkatli bakmağa lüzum kalmadan, yanılmadığımı anladım.

Kenarları süsleyen zarların oyunu çabuklaşmağa, balik da, git gide, saniyeden saniyeye pek belli bir halde beyazlaşmağa başladı. İçimde dülger balığının yüreğini dolduran korkuyu duydum. Bu, hepimizin bildiği bir korku idi: Ölüm korkusu.

Artık her seyi anlamıştı. Denizlerin dibi âlemi bitmişti.. Ne akıntılara yassı vücudunu bırakmak, ne karanlık sulara, koyu yeşil yosunlara gömülmek Ne sabahları birdenbire, yukarılardan derinlere inen, serin aydınlıkta uyanıvermek, günün mavi ve yeşil oyunları içinde kuyruk oynatmak, habbeler çıkarmak, yüze doğru fırlamak Ne yosunlara, canlı yosunlara yatmak, ne akıntılarla âletlerini yakamozlara takarak yıkanmak, yıkanmak vardı. Her şey bitmişti:

Dülger balığının ölüm hali uzun sürüyor. Sanki balık su hava dediğimiz gaz suya alışmağa çalışmaktadır. Hani biraz dişini sıksa, alışması mümkündür gibime geldi.

Bu iki saat süren ölüm halini, dört saate, dört saati sekiz saate, sekiz saati yirmi dörde çıkardık mıydı; dülger balığını aramızda bir işle uğraşırken görüvereceğiz sanıyorum.

Onu atmosferimize, suyumuza alıştırdığımız gün, bayramlar edeceğiz. Elimize görünüsü dehşetli, korkunç, çirkin ama, aslında küser huylu, pek sakin, pek korkak, pek hassas, iyi yürekli, tatlı ve korkak bakışlı bir yaratık geçirdiğimizden böbürlenerek onu üzmek için elimizden geleni yapacağız. Şaşıracak, önce katlanacak. Onu şair, küskün, anlaşılmayan biri yapacağız. Bir gün hassaslığını, ertesi gün sevgisini, üçüncü gün korkaklığını, sükûnunu kötüleyecek, canından bezdireceğiz. İçinde ne kadar güzel şey varsa hepsini, birer birer söküp atacak. Acı acı sırıtarak İsanın tuttuğu belinin ortasındaki parmak izi yerlerini, mahmuzları, kerpeteni, eğesi, testeresi ve baltasıyla kazıyacak. İlk çağlardaki canavar halini bulacak.

Bir kere suyumuza alışmağa görsün. Onu canavar haline getirmek için hiç bir firsatı kaçırmayacağız.

 

Bizim kiraathane baya nesenlenmis.Bir isyerinde patron is basinda ise hersey yolundadirDostlerimiz gözleri gönelleri acilmis.artik herkese bir silkinme bir titreme gelmistiraradigimiz buymus bizim.
saygilarimla buyuk Ustad

 

Saygilar senin ve sizin gibi baligi, dogayi, dunyayi ve her seyin otesinde once insani seven, hasbel kadar sicak muhabbetini ve samimi emegini onlar icin feda edebilenlere...

Sevgiyle kal genc Ustadim.

Gorusmek dilegiyle, saglicakla...

Rast gelsin...

 

Abilerim,Arkadaşlar..

Burada maalesef şu anda deniz köpürmüş bir durumda. Denize açılamıyoruz

Hüseyin abimiz kaptanlık ederse bize bu azgın denizin üstesinden anca gelebiliriz.

Haydi açılalım engin denizlere,yol alalim. Yelkenler fora..

Bugün balık zamanıdır arkadaşlar

 

Bir iki foto daha, siz den ayri gunlerimde sakin baliklardan uzak kaldigimi sanmayasiniz. Ayda en az bir doz almazsam Allah(CC) gostermesin hasta olurum...

Eeeh kurunun yaninda yas da yanarmis...Esim Elvan da her nekadar amator balikciliga fazla ilgi duymasa da boyle delilerin arasinda olaya isiniyor..



Amator balikciligin buyusu iste insani boylesine mutlu edebilmesinde gizli. Cocuklar ve aileyle bu kadar rahat, bu kadar basbasa, buram buram paylasilabilecek baska bir doga sporu olabilir mi?




Bir cocugun bir circir baligiyla bile bulusmasinda ki nese amator balikciligin aslinda baligin , avin otesinde bambaska bir gizemi icinde barindirdigina bence en buyuk kanit.. ​

 

Gun oluyor iste boyle alip basimi gidiyorum...

Yesili onume katarak,
Gunes yalimlarina bulanarak
Elimde oltalar,
Sirtimda yuklu cantalar
Hinca hinc umutla



Gece balikciliginda , yorgun argin bir gun dogumu...

Mercanlar minimum 30, trallar 50cm uzerindedir...




Gece karanliginda, kismetle basbasa...



Iste boyle broad(genis) kalamarlari tutmaya bayiliyorum...renklerin guzelligine bakramisiniz. Bazen gecede 9 ila 15 arasinda cikiyor. Arada cok buyuklerine de denk gelmek mumkun.

Daha once gormediginize emin oldugum sadece Yeni Zelandaya ozgu ve cok lezzetli bir butter fishle (tereyag baligi ) poz...​

 

Allah'a emanet olunuz.Ben den bu gecelik bu kadar.zaten dunden uykusuzum.Uyumaya gidiyorum . Umarim fotolar keyfinize keyif katar...




Azicikta doga fotografina ne dersiniz. Muteakip balikciliklarda veya balik yolunda sizler icin cektim...


















Hoscakaliniz..,

Rast gelsin...
​

 

Offf... Hüseyin ağabey, hiç uyumaz mısın sen? Gece gündüz harikalarla mest ediyorsun bizi.

Ufaklıkların son fotoğraflarını da eklemen harika olmuş. Özlemiştim onları seyretmeyi. O gözlerine bayılıyorum zaten, maşallah. Eşine de selam ve sevgilerimizi ilet lütfen.

Geri kalanı için bir şey söylemek istemiyorum, herşey ortada zaten. Harika fotoğraflar, içten, çok güzel bir paylaşım.

Ulaştırdığın için çok teşekkürler.

 

Yeter abi yeter Vallahi deliricemHayatin guzel tarafinda yasamak bu olsa gerek,veya ölmeden cenneti görmek.yok yok bu böyle olmaz beni kendimi yine sahile dalgalara vurmaliyim,nereye kadar kelepcerim bu bedeni bu elleri bilmiyorum...Gunaha giriyorsun Huseyin abi söyliyeyim tutanda tutamayanda var

 

Aslında Hüseyin ağabeyin bu paylaşımları tam ibretlik. Kıskandığımız bu güzellikler kadar hatta daha fazlası bizim ülkemizde de var ama korumuyoruz, kıymetini bilmiyoruz malesef. Hüseyin ağabey sanki "nazar etme ne olur, çalış senin de olur" der gibi. E haklı da...

 

gene mest ettin bizi hüseyin abi.

ne diyeyim..bu güzellikleri yaşamak bir gün bizede nasip olur inşallah

 

Hangi bir vicdana kendimi yaslayayım,
Hangi bir güvene emanet olayım,
Hangi bir sevgiye gönlümü bağlayayım,
Hangi bir insana yürek sunayım,
Hangi bir hasrete gözyaşı dökeyim,
Hangi bir vuslata düğün eyleyim,
Hangi bir gurbete ağıt dökeyim,
Hangi bir ateşe su serpeyim.
Hangi bir dosta hoş geldin diyeyim,
Hangi bir çocuğa hayat olayım,
Hangi bir güzelliğe göz olayım.

Ne deyim, ne söyliyim….

“yıkın bu kıraathaneyi, yıkın!!!”

 

Ohooo şiirler yazılmaya başlanmış. Hüseyin Ağabey herkesi koparttın bak ne hallere soktun insanları.

Alın beni mor kuşaklı bir takaya götürün
İri gözlerimde keder
Kılıcımda hüzün.....

 

Şiir mi, ne şiiri?

Milli şairemiz teveccüh etmiş.

"yıkın bu kıraathaneyi yıkın !!!!"