yazılanları okudum bence karşılıklı konuşulursa herkesin hemen hemen aynı şeyi söylediği anlaşılacak böyle yazarak dert anlatmak ve anlaşılmak çok zor sonuçta limitler aşılmadığı sürece herkes her avı yapabilir ister yer ister salar ama açık ve net olarak öldürdüğü bir hayvanı biraz böbürlendikten sonra çöpe kediye ne biliyim bir yere atmak cehaletin ta kendisidir bunu bir köpekbalığınada yapsan böyle bir levreğede yapsan böyle sonuçta bütün amatör avcılar eve balık götürmek için değil bu zevki yaşamak için avlanıyor
Eee... Bunların olabilmesi için, işte o dediğimiz şeyin olması gerekiyor öncelikle. Balığın bir yemek değil, canlı olarak görülmesi. Ve aret, maalesef konuyu çarpıtıyorsun. Ben kendimi hayvansever olarak anlattığımı, amanda balıkları öldürmeyin, yok hayvanlara şunu bunu etmeyin filan dediğimi hiç hatırlamıyorum. Eğer balığı gıda olarak görüyorsan, işte o dediğin yasakları bir takım kağıtlara yazıyor olmanın bir faydası olmaz. Ben bunu söylüyorum. Sen mezgiti tutup yiyorsun, ben kesip köpekbalığına yem yapıyorum. Şimdi benim öldürmem kötü de, senin öldürmen iyi mi? Yiyecek olmak, bir canlıyı öyle yada böyle öldürdüğünüz gerçeğini aklamaz. Ha, bu kara mıdır, o zaten ayrı bir tartışma. Buradaki mesele, canlıyı öldürmekten ziyade, bu davranışı yemek için olursa makbuldur şeklinde aklamak. Bu, maalesef, yenebiliyorsa bir şekilde, kovayı doldurmanın mahzuru yok olarak pratiğe dönüyor. İşte tüm mesele bu. Kova dolsun da, ama dinamitle, ama 5cm kıraçayla, ama 11 cm yaprakla. Nasıl olsa yiyeceğiz ya, mahzur yok.
Aynı şeyleri yazmış olacağım ama bence balık avcılığı yenecek balık için yapılır. Tabii bunu yaparken balık neslinin devamına zarar vermemek gerekir. Dinamitle, trolle ya da yavru balık avcılığı ile yapılmamalıdır ki o balığın nesli tükenmesin. Ben yapılmamalıdır diyorum, sen ısrarla madem yiyorsunuz o zaman dinamitle de avlarsınız, yavru balığı da yakalarsınız diyorsun. Neden öyle yapalım ki, aç kalmadık çok şükür. Benim bu konudaki düşüncem senden çok farklı belli ki. Beni tekneyle bir yere götürseler, indir zokayı burada 20 kiloluk köpekbalıkları var, yakala zevkini yap deseler olta indirmem. Gider yiyebileceğim kadar istavrit veya izmarit tutarım. Yemeyeceğim balığa zevk için acı çektirmeye gerek yok. Bu durumda kim o balığı bir canlı olarak hissediyor takdiri de okuyanların olsun.
En kayda değer bulduğum şey bu oldu Nasıl sevmezsin ya, şu yakaladığımız kova dolusu sarıkanat ve çinekoplardan birlikte yapıp yiyelim bir gün. Ben de sana şöyle sumakla ince kıyılmış soğanı yoğurarak, şöyle nar ekşili falan bir çoban salata yapayım bak nasıl yiyorsun
Çok uzattınız.. baa... - işe yaramıyan balıgı tutsakta salıyoruz.. ==istemeden oltaya geldiyse salıyoruz.. - sadece yiyeceğimiz kadar balık tutyoruz. (varsa tabii) birde yemlik tutuyoruz.. - işimize yaramıyan balık için özellikle olta atmıyoruz.. yaşamına son vermiyeceğin balıkla ugraşmıyoruz.. (buda benim düşüncem katılanda vardır sanırım ..) anlaşılmayan bişi kaldımı??
Bütün dünyadaki bilim adamları balık yiyin diyor. Vitamin diyor omega3 diyor bilmemne diyor. Şimdi buna karşılık tuttuğunu yemek zorunda değilsin git balıkçıdan al ye diyecek muhterem çok bilmiş bay genius. Kendi tuttuğum taze balık varken tezgahtaki kokmuş balığı neden alayım ki. Ben ve çevremdeki insanlar uzun zamandır çok spesifik örnekler hariç balığa para vermiyorlar. Çünkü hemen hemen tezgahlarda bulunabilecek tüm makbul balıkları benim sayemde ücretsiz ve en taze şekliyle yiyorlar. Hemen her sene dipfrizimi dibiine kadar lüfer sarıkanat ve çinekopla doldurabilecek yetenek ve kapasiteye sahibim. Son 2 senedir sezonda kasım aralık aylarında 150 - 200 kg' a yakın balık (lüfer sarıkanat çinekop) yakalıyorum ve derin dondurucum sayesinde taa bir sonraki sezona kadar yaz sonuna kadar leziz bir şekilde tüketiyorum ailem ve çevremdekilerle birlikte.
Eh, o zaman niye kızıyorsunuz ki, ufacık balıkları, kıraçaları, yaprakları tutuyorlar diye? Millet vitamin ve omega3 ihtiyacından mahrum mu kalsın? Ne güzel işte, 2.5 TL'ye omega3, gani gani.. Milletin vitaminsizlikten zafiyet geçirmesini isteyen, bu nedenle de yaprak tutulmasını istemeyen halk düşmanları mısınız siz? Sizin Sarıyer'deki 11 cm çinekop tutan gırgırları çiçeklerle karşılamanız gerekmez mi? Reislerine de madalya, onur plaketi filan vermeniz? Bu kafayla bana "amanda tükeniyor balık" gibi saçma bir bahaneyle gelmeyin. Tükeniyor diye biz vitamin ve omega3'ten mahrum mu kalacağız? Petrol'de bitiyor, bitiyor, tükeniyor diye arabaya mı binmeyeceğiz? Balık biterse allah verir başka bir nimet, nedir bu saçma çıkış? Milletin çinekopuna dokunmayın. Millet doya doya gıdasını alsın o zaman.
Tükenirse tükensin o zaman aret? Ne zararı var, balık yoksa o zaman tavuk yiyiveririz bizde, taktığın şeye bak! Hazır bolca varken, ucuz ve kolay yoldan dinamitle bol bol tüketmenin ne mahzuru olabilir ki, bu değerli gıdayı?
Kızarım tabi. Kaçırdığın bir nokta var. Balık fiyatının 2.5 liraya düşmesi gerekiyormu. 10.000 ton tutuyorsan. 5.000 ton tut 2.5 yerine 5 lira yap. 10 lira yap. Hangi balıkta sıkıntı yoksa onu tut ucuza sat, hangisinde sıkıntı varsa onu az tut. Şu an çinekop balığı el arabasına yer brandalarının üzerine yerlere düşmüş durumda pazarda sokak aralarında el arabalarında 4-5 liradan satılıyor. Bu olayın bu konuma getirilecek kadar tutulmasının anlamı varmı. Daha az tut ama tezgahta kalsın balık. Tabi tüm kötü niyetli insanların da kafası senin kafan gibi çalıştığı için sıkıntılı noktalarla karşılaşıyoruz. Ama bana kalırsa oltada amatörde bir sorun yok isteyen tutar istemeyen tutmaz tamamen vicdani bir mesele. Tabi düzenleme olduktan sonra bize söyleyecek bir laf düşmez. Tabiki yaprak tutulmasın diyenler biziz. Çünkü onca yaprak sağ kalırsa onca sarıkanat lüfer olacak büyük ihtimalle. Ve gelecek nesiller daha çok omega3 bulma imkanına sahip olucaklar. Hem de amatör balıkçılık açısından gelecek nesillerin daha keyifli avlar yapma imkanları doğacak. Sen öyle bir ajitasyon yapıyorsun ki. Balık yiyen insanlar sadece tuttuğu balığı yemek niyetine tuttuklarını dayatmaya çalışıyorsun ama öyle değil. Ayrıca şu kovasız balıkçı muhabbetininde aslını az çok tahmin ediyorum. Hatta bu konuda kehanette bulunuyorum çünkü sair müneccimlerin sair dışkılarının tadına baktık sayende. Malum uzak yoldan geliyorsun bir çanta bir kamış taşımak kolay değil bunun yanına birde kova taşımak zor oluyor, onun için kova evde kalıyor. Ama onun yerine galatada tuttuğun ufak balıkları orada bulup buluşturduğun bir poşete attığını Emre kardeşim görmüş. Demek ki kovasız değil çok daha kötü bir görüntü olan kovasız ama poşetli yada bohçalı balıkçı demek daha doğru olabilir.. E tabi balık yemediğin için bazı mineral ve vitaminlerin noksanlığını yaşıyorsun. Tavsiye ederim bu ara çinekop lüfer denemeni gayet lezzetliler. Ama tezgahtan alma git yakala zira senin bile yakalayabileceğin kadar çok balık var boğaz sularımızda.
köpek balığının yendiniğini ve etinin lezetli olduğunu diyenelr var yemedim ama yeniyormuş ayrıca yavru balık yakalama işi bamna göre yalnış özellikle akarsular ve gööler ğeirşan durumda ne varki 2 sene sabretsek 2 sene ttuğumuz balığı salsak 2 sene sonra 50 tane tuatcağına 3 tane tutu tmm dır hem kendi tutuğun balığı yemekde başka zevktir
Öncelikle sıkıntı filan yok zaten, bol bol, sürüyle çinekop var, tutuyorlar işte. Fakir fukara bir kilo yerine 2 kg yesin, 2.5 TL olsun daha iyi, bundan iyisi olabilir mi? Hatta daha çok tutsunlar, 1TL'ye düşsün. Millet kasa kasa alsın ucuz ucuz, doldursun buzluğa, yaz boyu afiyetle yer. Siz yoksa, milletin omega3, vitamin filan almasını istemiyor musunuz? Seneye o balığı bulacağım nerden belli? Seneye allah kerim, ben önümdekine bakarım. Ben salıcam, gidip yunanlılar yiyecek. Elin gavuru yiyeceğine benim vatandaşım beslensin güzel güzel. Hep derim, ufkunuz adaların ötesinde bitiyor. Yok dünyadan haberiniz... Siz hiç katlanır balık kovası duymadınız mı? Biz çantasında milyarlık malzeme taşırken, 10 TL'lik kovayı mı esirgeyeceğiz kendimizden? Koca Türkiye, İstanbul, Akdeniz vs. balık tutup eve götürürken, ben sizden mi tırsacağım? Ve evet tırsmam da, aklıma eser poşeti doldurur götürürüm, aklıma eser denize atarım, aklıma eser yanımdakine veririm. Kafama göre takılırım. Zira, 45 veya 60m'den çıkmış balığın denize dönme şansı yoktur. Denenmiş, hepsinin otlakçı balıkçıllara mama olduğu görülmüştür. Ama tuttuğum limitin filan misliyle üstü balıkların denize uygun şekilde geri döndüğü de çok olur. Ha, Emre görmüş.. Yanlış hatırlamıyorsam, o gördüğü balıklar denize geri döndü. Zira zaten gördüğü 12 cm ancak gelecek bir çinekoptu, yem poşetine gitmişti doğrudan. Dönüşte poşeti olduğu gibi döktüm diye hatırlıyorum. Eve balık götürmem diye bir şey yok emre. Ama ben eve götürmek için balık tutmam. Çoğu zaman, 10 seferden 8'inde de eve götürmem. Olay budur. Götürüyor olsam senden mi çekineceğim ki? Balık vs. için tavsiyene teşekkür. Daha biraz önce yemekten kalktım, uskumru ve ahtapot vardı yemekte. Çinekop tutmak içinde boğaza gitmeye hacet yok, Eskihisar çinekop kaynıyor zaten şu ara.
Bazısının, özellikle Marmara'da bolca olan mahmuzlu camgözlerin eti gayet lezzetlidir. Ben yedim, ordan biliyorum şahsen. Ama tuttuğumu salıyorum. Öylesi daha zevkli oluyor. O ayrı mesele. Ha, arada salınamayanlarda oluyor, ayrı mesele. Ama gelelim şu iki sene sabretme meselesine. Senin azraille anlaşman mı var, iki sene sonraya çıkacağın garanti mi? O halde bugün önündeyse balık, tut, ye, gıdanı al. Getir, konu komşuna dağıt, hayra gir, sevap kazan. Artanı buzluğa doldur. Stoğunu yap. 5kg'ymuş, limitmiş, martaval onlar, güzelim balıkları hazır taze protein, vitamin ve omega3 kaynağı olarak, suda bırakmanın alemi yok. Denk getirdin mi, allah bereket vermiş işte, taşıyabildiğin kadarını alıp götüreceksin. Balık eğer gıda ise, bunun başka türlüsünü düşünmek mümkün mü?
yorumsuz Şimdi çinekop zamanı Yazar Ali GÜNDOĞDU KOCAELI 31 Ekim 2011, 18:25 Gündem Türkiye’de son dönemde bilinçsiz ve aşırı avlanma nedeniyle pek çok balık türünün yok olma tehlikesiyle yüz yüze olduğu biliniyor. Örneğin kalkan ve lüfer gibi balıklar tezgahlarda artık fahiş fiyatlarla satılıyor. Yıllardır garibanın sofrasına kalkan ve lüfer girmiyor. Ben bugün çinekop muhabbeti yapmak istiyorum. Diyorlar ki, çinekop yemeyin, sarıkanat yemeyin, büyüsünler lüfer olsunlar, bol bol lüfer yiyelim. Dün sabah işe gelirken, bir seyyar satıcının arabası silme çinekop doluydu. Kilosu 6 TL… Muhtemelen akşama doğru 5 TL’den satılacak. Çinekop bol çıkmış. Ağalar çinekop dolu. Balıkçıların bu balığı geriye dökme şansı yok. Çünkü ağda çinekop, hamsi, diğer deniz canlıları bir arada. Tek tek ayıklayamazsınız ki. Zaten balık sudan çıktıktan 15-20 dakika sonra ölüyor. Küçük balık tutma, küçük balık alma diyerek hiçbir yere varılamaz. Çinekop tutulmuş, tezgaha gelmiş ve kilosu hormonlu tavukla aynı fiyata satılıyorsa bol bol yiyeceksiniz kardeşim. Kendiniz yiyeceksiniz, çocuklarınıza yedireceksiniz. Kasayla alıp dipfrize atıp saklayacak, ilerleyen aylarda çıkarıp yine yiyeceksiniz. Çinekop bana göre lüferden daha lezzetli bir balıktır. Avlamayın, satmayın demekle olmuyor. Eldeki bir kuş, daldaki iki kuştan iyidir derler. Tezgahtaki balık, denizdeki balıktan iyidir. Denizdeki balığa bizim kadar Bulgarlar da, Rumenler de, Ukraynalılar da, Ruslar da ortak. Ne belli bizim ağlarımıza takılacağı. Tutulmuşsa, satılıyorsa, bunda vatandaşın suçu ne? Denizlerimizin en popüler balıklarından biri, sonbahar sofralarının vazgeçilmezi ve avcıların balık tutuma coşkusunu daha derinden hissettikleri balıktır çinekop. Yaz aylarında istavrit ve mezgite talim eden balıkçılar ağustosun gelmesiyle yavaş yavaş çinekop hazırlıklarına başlarlar. Ardından da çinekopun ağabeyi lüfer avlarımızı taçlandırır. Heyecanın en büyüğünü ise ailenin babası kofanada yaşarız. Balıkçılar için, avlanmasındaki heyecan kadar damak tadına hitap etmesiyle de caziptir bu ailenin fertleri. Bugünlerde balıkçılarımızdan aldığımız duyumlara göre özellikle Marmara bölgesinde oltalara çinekop takılmaya başlamış durumda. Gazetelerde İstanbul Boğazında istavrit renkli maket balıklarla balıkçıların iyi çinekop çekmeye başladıklarını okuyoruz. Beklenenden erken olmasına rağmen bu duyum üzerine, ülkemizde oldukça yaygın olarak yapılan çinekop avı ile ilgili bazı bilgiler ve avlama teknikleri hakkında bilgi vermek isterim. Çinekop, Latince adıyla ‘pomatomus saltatrix’ balığının füze şeklindeki vücudu, küçük pullarla kaplanmıştır. Yan çizgi hemen hemen düz olup, pullarla örtülüdür. Yan çizgide pul sayısı 95-100 adettir. Keskin ve sivri dişleri vardır. Eğimli ağzın son noktası, gözün arka kenarı hizasındadır. 1.sırt yüzgecinde 7 adet diken bulunur. Sırt tarafı koyu mavi yeşilimtırak, alt tarafı gümüşidir. 1 metre civarına kadar büyüklüklere çıkabilir. Büyüklüklerine göre isimlendirilirler. 20 adedi 1 kilo civarında gelen veya 10 cm'den küçüklere Defne yaprağı, 16-19 adedi 1 kilo kadar gelen, 10-15 cm olanlara Çinekop, 9-12 adedi 1 kilo gelen, 15-20 cm arasındakilere Sarıkanat, 20-30 cm arasındakilere Lüfer, tanesi yarım kilodan fazla gelen daha büyüklere de Kofana denir. Siz siz olun, şu günlerde çinekopun tadını çıkarın. Lüfer büyüse bile piyasaya az sürülür, fiyatı yüksek tutulur. Kofana zaten lüks otellerde zengin menülerinde yer alıyor. Kilosu 5-6 liraya çinekop neyinize yetmiyor. Afiyet olsun!... dilekleriyle sözlerini noktalayan değerli köşe yazarımıza teşekkürler,5 tane UĞUR derin dondurucuyu doldurdum bile...ha ha ha Sayın yetkililer,balığın boyuyla uğraşacaklarına AĞ göz ölçülerini düzenleseler,küçük balık zaten kurtulup kaçabilecektir,10-12mm ağ gözünden hangi balık kaçabilirki ?
Balık = yemek Bu zihniyetin sonu, varacağı yer budur. Ama hala anlamayan çokları var, gelmiş benim kovamla, poşetimle uğraşıyor...
Serdar Köylü, hep senin mi kafan güzel olacak? Bu seferde benim kafam güzel. Gel bi rakı içelim. Sen bana şu işin sırrını anlat, nasıl sürekli kafan güzel dolaşıyosun. Kendime lüfer yaptım ama sana başka bir şeyler yaparım, madem balık yemiyosun.
Birazda konunun aslına bakmak lazım. Tipik bir echo sounderin ekran görüntüsü: Görüldüğü gibi, bu aletler balığın yüzde kaçı kaç santim bunu ayrı ayrı gösterir. Balığın kaç ton olduğunu da. Yani, yahu biz sardıkta balık ufak çıktı gibi bir bahane martaval yani, olay bu sadece.
