2010 senesinde bir lüfer yakalamıştım çupra fleto ile. gezer kurşunlu tek iğneli. ama kefal kayış balığı zargana sardalya bunların hepsine vuruyor balığı bütün takacaksan bilgenin dediği gibi 2 yada balığın boyuna göre 3 iğne kullanman gerekebilir ama fleto yemlerde gerek yok. yem fleto olursa cup diye yutuyor yemi. asıl mesele iğneyi iyi gizlemekte. iğne ucu açıkta kalırsa vurmuyormuş. birde eylül ayı gibi lüfer avı pik yapıyor ama eylül ayı gibi yengeçte pik yaptığından şu şamandıralı tip lüfer oltaları var mantarlı ondan yapmak daha iyi olabilir. Yeterki yem taze olsun. Benim yakaladığımın midesinden temizlerken çıkarttım iğneyi. Bu fotoda ağzından uzanan çelik tel göründüğü üzere iğneden eser yok
lüfer yakalamada kullanılan çelik halat kaçlık misina kalınlığında olmalı ve kaç numara iğne kullanıyorsunuz ayrıca bu tür avcı balıkların yüzeydeki yavru balıklarada saldırdığını görüyorum bunlar için örneğin zargana topuna 1 metrelik misina ucuna tek iğne iğneyede sardalya yada zargana fleto takılıp atılırsa yani yem batmadan yüzeye yakın kalırsa bu avcılar yine saldırmazmı ne dersiniz?
çelik teli istediğin kalınlıkta kullanabilirsin ama 0,3 luk olursa yeterlidir. kalınını bağlamakta güçlük çekebilirsin. okadar zaqhmete girmenede gerek yok sahte balık atıp çekersende avcı varsa alırsın. ki illa ölü balıkla atıp çekmek istersen mert in paylaşımı var adam belgesel gibi uygulamalı resimli yapmış levreğini alarak kendini kanıtlamıştır.
Nobre gibi ben de 2.8 kilo gümüş alırım dedim emmeee, havamı aldım. 1 saatin içinde akşam 17.30-19.30 arası öğmeiş siteden üçlü 10 gr dip oltası ile çeşitli metrajlar denedim. Gele gele 13 cm ve 11 cm iki tane gümüş aldım. Karidesle. Mert neden 2 kilo tutamadım ? Sen her attığında çektin galiba. ayrıca aynı yerden ileri salladım oltayı. yani 30-35 metre. Çekerken acayip ağır bir şeye takıldı. Salonun yapıverdiği hazır üçlüdeki misina sağlammış onu anladım. Spin olmayan 2 metrelik kamışım u olmadıysa da büküldü. Kumda neye takılabilirdi ki olta? Dostum metalurjüs şey demişti hele. Dostum ağ atmışlar attığın olta ikide bir ağa takılır ! Demek dediği buymuş. Oysa onun dediği yerden 80 metre soldaydım. Su çok durgundu, suyun üzerinde 5 cm lik siyah balıklar görünüyordu. Kafaları bezelye kadar yarısı dışarda idi. Kırlangıç kuşunun bu balıklara saldırdığını gördüm. Yarasa değilse tabi. Balıklar kırlangıç balığı mıydı acaba ? Simsiyah 5 cm boyunda elemanlar. Tekini tam aradım, gümüşler niçin kurtuluyor, nasıl bir iğne kullanmalıyım diye ? muhabbetten soruma cevap alamadım başka şey konuştuk. çünkü tam konuya girecekti, oynak oldu. koştum arabaya bagajdan kaşık getirdim. Zaten neyi yanına almadıysan, küt diye lazım olur balık işinde. bu ufak balıklar sağa sola öne kaçıştılar. Bilge kağanın dediği ayağımın dibine düştü mevzusu az daha oluyordu. Ya usta balıkçılara telefon açtığında dahi birşeyler oluyor. Adamların nasibi sana da bulaşıyor. Tekinin yanındayım diye sırf 350 gr lık minekop aldıydım mart mıydı neydi. Ama iki şeyi tecrübe ettim. 1-Karides bizim buralarda, balıkların aman aman hoşlandığı bir yem değil. en ideali sülünez. Çupra, harmadar, sargoz geliyor. Geçen sene boru kurduyla eşiyle birlikte kıyıdan acemi haliyle yakaladığı üç adet 250 gr lık çuprayı plastik şişede yüzdüren ve bana bu balığın adı ne abi diyen, belli ki köyün bakkalından, geçerken 2 belki 1 TL'ye alınmış 30 gr üçlü dip oltalı genci hala unutamıyorum. Yemi boru kurduydu ayrı... 2-Olmazsa gümüş de olmuyor be. Eskiden beğenmiyordum, onu da kuruttum iyi mi. Mert senin tuttuğun gümüşler 15 cm mi ? benimkiler niye 15 değil ?
gümüşte en güzel yem tavuktur. gümüş çok saldırgan olduğundan karidesi çabuk alır iğneden. ama tavuk göğsünü alamaz kolay kolay o yüzden yakalanır. birde ağzı çok küçük olduğundan mümkün mertebe ince bir ipe 0,25 max en ufak boy 11-12 numara çapraz iğne at çek hatta at bekleme yavaş yavaş sarmaya başla yolda gelirken takılır. göreceksin kıyıya kadar geliyorlar yemin peşine
mert'in tuttuğu gümüşleri görünce ben de burnaz tatlısuyunun denize döküldüğü yerde kısa bir deneme yaptım. hani amaç balık tutmak değil de azıcık vakit geçirmek. bu yüzden 12 no owner iğneleri 0.20 FC ile 3'lü takım yapıp uzak ve yakın atışlarla denemeler yaptım. yem olarak kum midyesi ve tuzlanmış karides kullandım. her ikisinde de olta suya düşer düşmez tırr anında ya yem gidiyor ya da 10 - 15 cm arası gümüşler geliyor. uzak atışlarda da aynı durum var. ben de kum midyesi ile tatlısuyun denize karıştığı yere attım, belki midyeye levrek vurur diye. orada da atar atmaz balık asıldı, balığı çıkardım, 10 cm'lik küçük bir balık. önce gümüş sandım, sonra baktım ki trakonya . iğneyi kargaburnuyla tutup balığı da çöple bastırarak iğneyi çıkardım ve balığı saldım. daha 50 cm yüzmeden hemen kendini kuma gömdü. arka arkaya aynı yere yaptığım 3 atışta da trakonya geldi. sonradan fotolarını çekmediğim aklıma geldi, en azından bilmeyenler görüp tanırdı, kazara ellerine almazlardı. durum böyle olunca ben de avlanmayı bıraktım. daha da burnaz civarında suya terliksiz girmem.
bilge sizler burnazdan bişeyler anlatınca hep anılarım canlanıyor. Suya terliksiz girmeme mevzusuna gelince ben hiç bir yerde girmem. nedeni ise gene 20 yıl önceye. burnazın bende tatlı anıları olsada bir çok şeyden huylanmama neden olmuştur. bir akşam yüzüyoruz nasıl bir dalga var anlatama kıyıya çıkarken ayağımı birşeyin yestiğini anladım. suda kan yoktu. sudan çıkınca ayak bağparmağımın ayakla birleştiği boğumun yarılmış olduğunu göçrdüm ve müthiş kanadı.midyedir dedik yapacak birşey yoktu. sardık sarmaladık. aradan eper 2 ay belki daha fazla geçti ayak davul gibi oldu iltehap yatı. anladıkki midyenin bir kıymığı kalmış çıkartınca rahatladım. ondan beridir hiçbir suya ya sandalet yada neopren ayakkabısız girmem. balığa elledik dikeni battı eldivensiz balık tutmam. mideye ayağımı kesti neoprensiz girmem anlayacağın yakında şövalye gibi denize girersek şaşma
aslında daha da terliksiz girmem dedim ama zaten ne ben, ne de çor çocuk, bizden kimse zaten terliksiz girmez. midye var, cam kırığı var, diken var vs. benim ayağımı da yıllar önce bir midye kesmişti ben de çok çektim, hala izi durur.
Abi tavuk olmazsa olmaz.Gültekin Abi söylemiş zaten.Tavuğu ince ince doğrayacaksın.Sonra gazetenin üzerine sereceksin.Vereceksin güneşe.O tavuk varya o tavuk iğneye takılınca zımba gibi oluyor.Hayatta çıkmaz.Gümüş sürü halinde saldırsa dahi çıkmaz.Yakalansa dahi çıkmaz.Aynı yemle 3-4 kez attığın bile oluyor.Abi neden seninkiler iri değil, bilmiyorum belkide farklı meralarda avlandığımızdandır.Yalnız atakaşın oradan avlandım hafta sonu.Hayatımın gümüşünü oradan yakaladım.20 cm üzeri.Bildiğin dolma.İlk defa tavuk göğüsü ile harmadar çupra ve levrek yakaladım.İnanamadım ama yakaladım.Foto çekemedim ama o balıklarında tavuk göğsüne vurduğunu ilk defa gördüm.İğne konusuna gelince 11 numara beyaz çapraz.Tuttuğunu bırakmaz abi.Son birşey balık varsa eğer hiç beklemene gerek yok abi.Atıyosun suya düştü ya 3 saniyede misinanın boşluğunu alıp çekmeye başlaman lazım.Aksi halde yemler mavk.
Atakaşın ora dediğin yer, öğmeişten atakaşa kadar gidiyon arabayla. artık araba gitmez oluyor. Orası mı? Tavuk göğsü mü? yani tavuk ciğeri akciğeri değil, eti öyle mi? Dikkatli okumam gerekiyor demek ki.
bu trakonya eğer sırtında iğne olan bir hayvansa, atçekle silikona geldi 8 cm kadardı karabüklü metin abinin şamandıralı üclü silikona geldi. yani sahteye de saldırıyor bu hayvan eğer oysa tabi.
doğrudur, çapariye de saldırıyor. bilmeden dokunan bir abimiz gözünü hastanede açmış. anlattıklarına göre 6 ay sonra bile eli, parmakları kömür gibi siyahmış ve elini kullanamıyormuş. bizim burada yaşayanlar, varsam balığı olarak bilinen 10 - 15 cm.lik türü galiba. ama boyuna aldanma dokunursan perişan eder. forumlarda bu konuyla ilgili bir şeyler buldum http://www.balikavi.net/forum/showthread.php?t=8374&highlight=varsam
bizim burda o 15 cm liklerden sürü ile var özellikle gündüz avlarında kayalık olan yerlerden ve barınaktan epey bir tutumuşluğum var malesef
muhtemelen o barınaktan çıkanlar horozbina balığı, onlar zararsız. bizim avcılar onu sülük kayası yada sülük balığı olarak bilir. eskiden onları yakalayıp gece avında canlı yem olarak kullanırdık. özellikle kayabalığında iyi performans verirdi. horozbinanın tatlısuda yaşayan türü de var, hatta şu an benim akvaryumda tekelerle beraber bir tane var. kerata tekelere saldırıp bir ikisini öldürmüş, en kısa zamanda götürüp geri salacağım. bu trakonya balıkları ise kumluk alanlarda yaşıyor ve kumun üzerinde sağa sola sallanıp kendilerini kuma gömüveriyorlar. https://www.google.com.tr/search?q=...MDejP4QT759G***&ved=0CGsQsAQ&biw=1227&bih=603
dostum sülük balığını biliyorum ben. trakonyayıda. belki barınaktakiler sülük olabilir ama demirçelik kayalıklarında yakaladığım trakonya idi. hatta geçen botlu bir arkadaş porsiyonluğunuda yakalamış
doğrudur, olabilir. trakonyanın irilerinin eti güzel diyorlar ama ben gene de yemeye pek cesaret edemem. neme lazım, temizlerken kendimizi şişleriz sonra
al bendende o kadar:thumb: zaten çorbası güzel olur diyorlar. şahsen ben ön yargılıyımdır. balıktan çorba olurmu ?idk
