hemşerim iyi akşamlar aslında arada bir foruma giriyorum şöyle bir göz gezdiriyorum bizim oralardan fazla haber olmayınca fazla kalmıyorum. tatlı su avı başladı, ancak ben daha başlayamadım, malesef işler çok yoğun malum atama dönemi personel sıkıntısı nedeniyle fırsat bulamıyorum, yoksa içim kıpır kıpır fırsat bulursam yakın zamanda açılış yapacam, hemşerim aslında bende denizi çok özledim zaman zaman dayımdan raporları alıyorum izinde peşini bırakmayacağım,dayım diye demiyorum gerçekten büyük balıkçı dır ufak balıkla uğraşmaz anlayacan boşa kürek çekmez, sende denk gelirsen izinde icabına bakarız güzel avlara imza atacamıza eminim görüşmek üzere sağlıcakla kal..
Şimdi bizim arkadaşla görüştüm bizim balığa çıktığımız zodyak bir bot vardı onun satıldığının haberini almış bulunuyorum. Şuan öyle bir canım sıkıldı ki dörtyola gidince hayeller suya düştü ne planlarım vardı dip sırtısı jig denemeleri hepsi hayal oldu. Şeytan diyor al bitane bot kimseye muhtac olma evde dursun şöyle 3 metre 5 hp 4 zamanlı bir motor ikinci el al kullan... bakarsın yakın zamanda alırım benim ortakla bitane....
hafta sonu süper balıklar yakaladık. Ailem birlikte yumurtalığa yüzmeye gittik. herneyse yemek faslından sonra aldık soluğu denizde. babasının balık merakı kızımın (2 yaşında elinizden öper) şimdiden içine işlemiş demekki. yüzmekten önce çekindi sonra bir alıştı pir alıştı. sudan çıkmıyor. en çok hoşuma gidense elini suda gezdiriyor yakadımmmm diyor mrsparkle ne yakaladın kızım deyince ben hiç sözünü bile etmemişken bayık demesi beni çok mutlu etti gerçekten güzeldi baban olta ile yakalayamıyor hook maşallah kızım eli ile doyurdu bizi
şimdi bir konuyu daha paylaşmak istiyorum. bizim burda eylül aralık arası kıyıdan çipura alınıyor. ama forumlarda ege çanakkale taraflarında her mevsim çıkıyor bu balık. demem oki bizim buranın dip yapısı hemen derinleşmiyor. derini bulamak için çok gitmek gerekiyor ondanmı acaba. mesela şu günlerde gitsem balığa parmak kadar kıyı balıkları. mesela son günlerde çipura raporu sadece Seyfullah kardeşten geldi oda iskenderundaki büyük mendirekten geldi. orasıda derin mesela vede yasak. gerçi Seyfullahta şu günlerde yazmaz oldu hakkıdır sadece o paylaşıyor raporları sizin görüşleriniz?
Yumurtalığın denizi ve sahili çok güzeldir.Ben çok severim Yumurtalığı diğer adı Ayastır,balık popülasyonu olarakta güzel av verir özellikle açıkları.Kızınızı kocaman kocaman öpüyorum maşallah diyelim. Sağlıcakla kalın...
Çupra-sargoz-karagöz-melanur gibi balıklar göç eden bir balık değil taban yapısına bağlı olarak kırmalık kayalık meralarda bulunduğu için egenin ve boğazın taban yapısı çupra için özel diazalyn edilmiş gibidir.Hatay için konuşuyorum bizim burarın taban yapısı seyrek aralıklarla kayalıklar mevcut kıyılarda genelide kumluk olduğu için bu balığı buralarda zor buluyoruz. Çupra yaz ayları hariç diğer aylarda seyrekte olsa yakladığımı biliyorum...Çupra özellikle ekim kasım aylarında kıyıladığını biliyorum.bu aylarda güzel çupra aldığımı biliyorum levrekten sonra tutulması en güzel balık bence çok güzel kafa darbeleri var mest olurum çuprayı tutuğumda... Gültekin abi,çupra dedinde aklıma bir anım geldi sizlerle paylaşıyım burda,14-15 yaşlarındayız Burhan diye bir akadaşım var en son şubat ayında güzel avlara imza attığımız resimlerini sizle paylaşmıştım arkadaşım neyse konuya geçelim dağıtmdan o zamanlar Dörtyol balıkçı barınağının uzun kısmı yapılıyordu ve bitmek üzereydi biz dış tarafa geçtik burhanla baktım hemen karidesleri taktı hemen önündeki kayaların arasında güzel bir boşluk vardı oltasını oraya indirdi o ara bende oltamı yemledim nereye atsam diye bakınıyordumki burhanın attığı yeri görünce aklım gitti hemen oltamı onun oltasının üzerine attım burhan söylenmeye başladı koca denizde atacak yer bulamadınmı diye idk bana verdi veriştyordu derken elimdeki misinaya öğle güçlü bir vuruş geldi ki hala aklımdadır reeling hemen balığı tasmaladım baktreeling baktım burhanda demezmi tutum geliyor, neyse ikimizde oltaları çekiyoruz o balık kendini gösterdiğinde yabani çupra olduğu tarafımdan tutulduğu anlaşıldığında burhanın suratını görmeliydiniz hihi hihi hihi ... ilk defa çupra ozmn tutmuştum çupra çupraydı 500-600 grm arası birseydi.. eve gelene kadar balığı tüm dörtyol gördü herhalde kimi görsem gösteriyordum Eve geldiğimde annem balığı kızarmıştı ikimiz yemiştik o yediğim çupranın tadını hiç bir çupra vermedi şimdiye kadar... Sağlıcakla kalınn....
Afiyet olsun benimde ağzım sulandı şimdi. İlklerin heyecanı hakikaten farklı oluyor. Sonbaharı dört gözle bekliyorum
Seyfullah aslında ben 2 gündür gidiyorumda diğer forumdan moderatör abilerimden birisi geldi sağolsun benle tanışmak istemiş. Evvelki gün beraber güzel bir av yaptık dün akşamda aynı yere arkadaşlarla gittik hakikaten çok bereketliydi. 2 günde sadece benim aldıklarım porsiyonluk 3 çipura 250 gr civarı 2 mırmır yine 200-250 gram arası, 2 sargoz onlar küçük 100-150 gram arası 1 adet 200-250 gram mırmır kayaların arasına düştü, 2 adet 200-250 gram arası çipura kediler tarafından kaçırıldı poşetten 4 kişi avlandık işte burdaki şu imageshack yüzünden resim eklemiyorum (iş yerinde fazla uğraşamıyorum)
Gültekin abi çupra yok diyodun bak oltanı ziyaret etmişler ne mutlu size tebrik ederim.Kaynağı buldunuz sanırım.. avlarınız daim olur inşallah...
Bu aralar, botla kıyıdan küreğe asılıp atakaşın ucuna gidiyorum. Bayağı zahmetli oluyor. Bu yaz atakaş civarından tuttuğum balıkların hepsini toplasan 4-5 kiloyu geçmez. Halbuki her sabah erken gitmeme en az 1-2 kilo alabilmeliyim ki ben ona av diyeyim. Yani sabah 5 te asılıyorum küreğe, atakaşın ucuna varışım 6 yı buluyor. oltayı sallandırıyorum, atar atmaz bir tane mercan geliyor. ikinciye bir şey yok. bu hep böyle oldu. ilk atışta hoşgeldin mercanı mı aldım mı, ikinci atışta havamı alıyom. sonra 20 metre kürek çekiyom, sallandırıyom. bekle Allah bekle , gez Allah gez ondan sonra bişi takılmıyo oltama. Şimdi oltayı indirdin ya dibe, balık takıldı ya, anında orada demirleyecen. Yani balığın yerini, bedavadan (balık bulucu olmadan) bulmuşsun anlamına geliyor. hep aynı noktaya salacaksın oltanı, ama gel gelelim bot hiç bi zaman yerinde durmuyor ki. Fakat bu yer değiştirmeler esnasında oltayı toplamıyorum, aşağıda botla birlikte yemler de geliyor. Bu sürüklenmelerden birinde resimdeki büyük balığı aldım. demek ki bu balık, adı her ne ise dip oltası balığı değil. Dişleri de bayağı keskin, turna balığı gibi filandı, kuvvetliydi. Çupradan filan kuvvetliydi. 10 ya da 11 temmuz olacak. rüzgar ve dalga 0.00 idi. marina tahminlerinde iskenderun açıklarındaki derece buydu. ve aynen doğru, o gün en ufak bir rüzgar ve dalga yoktu. atakaşın ora 14 metre derinlik var. suyun üst kısmı şöyle bi 4-5 metre görünüyordu aşağı doğru bakınca. Normalde bizim burda, açıkta sandaldan dibe bakan bir adamın gündüz ortalama maksimum görüş mesafesi 2 metreyi geçmez. yani oltana takılan balığı görmek için bir kulaç kadar yakın olmalı sana. o gün hiç balık alamadım desem yeridir. 2-3 mercan dışında. O derinlikte ve o berrak suda beni korkutan ne biliyor musun. tek başına olmak ve bottan aşağı bakınca suyun içini bayağı bi görmek. Daha önce bizim denizlere sandalla açılıp gece ve gündüz ava çıkmışlığım vardı, fakat suyun dibi bu denli görünmediği için ürpermiyormuşum meğer. Ömrümde bizim denizi hiç bu kadar akıllı görmemiştim. gram dalga yoktu. kıyıda bile fırşt! fırşt! şeklinde o da hatır için köpükler vuruyordu kıyıya 10 cm i geçmeyen boylarıyla. Açıkta, abartmıyom heralde milyonlarca deniz anası vardı. Hepsi yavru idi. kıl gibi hepsi. güneşli berrak havada kar tanesi misali idiler. kıyıda yoklar. 10 metrelik derinliği aşıncalar. daha beride yoklar Oltayı mesela salladın ya aşağı, 14 metre, balık takıldı, çektin ya, elin acayip yanıyor. çünkü misinaya dolanıyor bu deniz anaları. boyları beş santim. kıl gibiler, misina ile birlekte eline gelebiliyorlar. dipte de varlar, yüzeyde de. ama ilginci, yüzeyde derken, ilk bir metrede yine yoklar. yani suya yatayım desen, yanmadan yatabilirsin, ama iş kulaç atmaya, ayağını çırpmaya, dalmaya kalırsa, vücudun binlerce deniz anası tarafından yanacağı için bence yüzemeyip oracıkta demokrasi şehidi-pardon balık şehidi ya da niyazi olma ihtimalin de var yani. Allah saklasın
değerli büyüğüm yaptığınız av gerçekten güzel balıklar az ama olsun onu bulamayanlarda var.Mercanları aldığınız yerde çapa atsaydınız çok güzel olurmuş, benden tavsiye çapayı askıda bırakın zemin değdikten sonra yarım kulaç kaldırın öylece kalsın bot kaydıkça eğer zemin kayalıksa mutlaka kendiliğinden takılacaktır.Sonrası size kalmış.Dragon istavrit almışsınız şuan istavrit zamanı zaten çapari takımı yanınızda bulundurun derim size sürüye denk gelirseniz at çek yaparsınız. Avlaranız daim olur umarımmm... Sağlıcakla kalın...
S.a arkadaşlar, 1 ay sonra izinde 20 gün Dörtyol dayım, şimdiden hazırlıklara başladım, forumdaki arkadaşlardan kısmetse tanışır birlikte av yapma fırsatı buluruz. Saygılar...
Yakup, bir Galata'dan alınan istavriti bir de bu babayı yanyana koymak lazım. Baktım bu balığı gözüm biryerlerden ısırıyor, istavrit dedim önce ancak boyutlarını düşününce vazgeçtim. Alişan'a da sormayı unuttuydum. Demek bu azman Dragon oluyor? Tıpkı ismi gibi. Belki tadı geçkin olabilir lakin olta keyfi güzel olur diye tahmin ediyorum. Paylaşım için teşekkürler.
Teşekkür ederim değerli arkadaşlar Saygılar sunarak mesajıma başlıyorum Dragon bizim pedere nasip oldu. Löp et. yarım ekmek arası afiyetle yedi. tadı doğru, biraz kart olmuş olabilir, çünkü hum-muaaah filan demedi. sadece yedi. çekerken çok bi zevk almadığımı söyleyebilirim. balığı kıyıdan çekmekle, yukarı çekmek arasında sanırım biraz fark var. çok akıllı geldi hayvan yukarı. ağırlık geldi. belki de ben kürek çekerken, misina bota yapıştı, hayvanı yordu. birşey takıldığını gecikmeli fark ettim. bot hayvanı yordu belki de. 1 dakikada zaten gücü kesilmiş ben de kolaylıkla hem de elimle çıkardım kucağıma düşürdüm. ince bir bez bulundurmak ne kadar iyiymiş, ne puldan etkileniyorum ne dikenden ne de sümüksü kaygan sıvılardan. dragon dip derinliği 14 metre olan yerden geldi. Benim dragondan yana nasibim bol ha. şimdi daha iyi anladım. öğme iş teknelerin önünden, şu köylüm kafeden otuz adım sağda büyük Bebek-1 teknesinin hizasından attım, sardalyaya kefal vurduğunu orda gördüm. öğleden sonra, dalgaların içi kefal dolu. kefalleri çekerken aldığım zevkten dolayı tuttum. 200 gramlardı. şimdi yok, bir ay önceyi anlatıyorum. denize girişte kum başlamadan bi 5 metrelik bi karşılama taşları var. onun üzerine bırakıyorsun oltayı,ona kadar sayıyorsun, birşey takılıyor. kefalleri sonradan minnoşa verdim. ama arada dragon geldi iki tane. geçen sonbaharda da üç tane tutmuştum. Çapari derken, balıkçılarda hazır satılıyor onlar mı acaba. yani açığa botu sürdüm diyelim, çapariyi indirdim. yukarıya doğru çekip bırakma hareketi mi yapacağım ? yoksa çapariyi sarkıtıp kürek mi çekeceğim ? Ha aklıma birşey geldi. unutmuşum sizlerle paylaşmayı. O denizin çok berrak olduğu gün vardı ya, sıfır dalga. o gün river2sea triho minnow 120 F arkadan sarktırdım. düşündüm, yani ben 1 saat kürek çekiyorken, neden hareketli yemle balık tutamayayım. Nitekim, yolun yarısında iken, kalaması kilitlenmiş, paslanmış ucuz oltam, takılmış olduğu yuvasından gerildi, kasnak "bir" kasnadı böyle, şey sandım, kürek salınımından gerilmiştir olta dedim. Atakaşın ucuna varınca makinayı sardım. gitti benim minnow iyi mi. 2011'de ben üç tane minnow kaybettim. river2sea triho minnow 120 F HB-06 idi üçü de. Diğer ikisini kıyı acemiliğinden, denizle inatlaşmaktan, dalgalara ve rüzgara aldırmamaktan filan. Ama bunu, bir balık saldırısından kaybettim. Sahtenin halkasına bağladığım bağdan kopmuştu. çünkü ipin kopuk ucu helezonikti. Bu da iyi bağlayamadığım anlamına geliyor. fakat bence ip de kötüydü. remixon 0,30 luk ve 5 küsür çekeri vardı. hatır için atmıştım arkadan, gereken önemi ve ümidi taşımadım herhalde, şaka zannettim, bu avcı balıkların gerçekten şakası yok, şak diye takılıyormuş meğer. çocukluğumda 2 saat içerisinde beş tane ceylan tutmuş biri olarak, tekrar palamut zevkim depreşti. hemen iskenderuna gidip river2sea buldum. erciyes balıkçılıkta 20 lira. ama az ilerisinde ufacık bir büfe var. çocuk 12 lira deyince çok şaşırdım. aldım kaçtım hem de. ama evde anladım ki, önceki yem yanlardan tutup bastırdığın zaman içine göçüyordu. bu ise sert, içine elastik değil. sonra yine anladım ki aldığım triho minnow 120 f hb-06 değil. river2sea seabass 120 f hb-06 imiş. ertesi gün ve daha ertesi gün onu taktım fakat, balık malık gelmedi. Çünkü su berrak değil. bizim sular ancak görüş mesafesi bir metre. Sanırım belki de 0,35 lik, 19 kilo çekerli fc misina (emin değilim, invisible yazıyor fakat belki de görünüyor. zaten 5 tl idi) olduğundan vurmadılar, bilemiyorum Bu procatch, biraz uzun böyle. sanırım bizim kıyıdaki balıklar biraz korkak. yani trofe reklamlarında her gün her gün onlarcası tutulan çanakkale levrekleri gibi değiller. bizim levrekler, küçük balıklara atlıyor. procatch bunlara büyük geliyor ve cesaret edemiyorlar desem dahi, yakup kardeşim, sizde daha küçük var bir tane, sanırım adı rover idi, onu mesela atıp çekseniz, wtd yi de güzel verdirseniz, acaba saldırırlar mı? şubatta denemiş miydiniz? Yani üzüldüğüm nokta, neden iskenderun da bojin misina satılmıyor. neden internetten almak zorundayım? burada moda olan misina bu aralar maxim marka, herkes görünmez olduğunu iddia ediyor. ama bu misina, iğneyi bağladıktan sonra bir bakıyorum iğneden 1,5 cm kadar kısmı püskülleşmiş gibi oluyor. Benim size danışacağım konu şu. Şubat ayında da defalarca foruma yazdığım gibi, procatch diye bir levrek katili yazan birşey var. sakın almayın filan demişler. fakat şöyle diyeyim. bizim dörtyol barınağının içerisinde gelibolu sahtesi de kullandım, pro catch de kullandım, river2sea triho minnow da kullandım, albastar 2-3 numara kaşıklar da kullandım. Procatch, yüzeyden giden bir sahte. kendisi zaten s çiziyor. fakat aksiyon verdirmezsen peşinden Allahın kulu gelmiyor. Ben 2-3 gün boyu aksiyon verdirmeden uğraştım. Ertesi gün düşündüm, yahu şu internetteki hareketi bir yapayım dedim. barınağın içinde, saat 9 üstelik, vallahi peşinden bir ton ispendek getirdim. heyecanımı anlatamam. aynı noktadan yine attım yine otuz metre. çektim birşey gelmedi. anladım ki illa yer değiştireceksin. beş kaya sağa gidecen. atacan. tutamadın mı, beş kaya sağa. bu procatch bırakınca yüzeyde kalmıyor. dibe çok ama çok yavaş çöküyor.sanırım ilkin atacan, attığın yer beş metre filandır bence, bekliyecen diplesin. ondan sonra ağır ağır wtd yapa yapa çekeceksin. ah işte boyu küçük olsa bi. Arkasından kol gibi levrek, bazı atışlarda ve meralarda ise 20 adet ispendeği peşinden getiren sadece procatch gördüm. kol gibi bir levrek aslına bakarsanız peşinden geldi, daha önce yazmıştım düşündü düşündü ısırmayı, fakat birşeylere uyandı ve erteledi, erteledi, erteledi, deniz bitti. Düşündüm şimdi... Balıkları otuz metre ilerden, benim ucuz kamışım, makinem, fc olmayan misinam, acemi bağlayışım (hani şu ipi geçiriyorsun, 8 kere doluyorsun sonra ilk soktuğun yerden ipi geçiriyorsun, belki de doğru bağlamış da olabilirim ) Yani peşinden levreği getirmesi bu yemin iyi ve gerçekçi olduğu, kıyılarımızda başarıya ulaşabileceği anlamına gelmez mi ? Bunu kanıtlamak için yakup kardeşin tavsiye ettiğin gibi bir takım 183 lira tuttu avmarketi nde. iyi para be. (sahte ve bojin fc misina hariç) iki yıldır balıkçılığa benziniyle beraber 2000 değilse, 1000 tl kesin döktüm. Tuttuğum balık ? 5-10 kilo arası. Maddi boyutunu bir yana bırakalım (Bir kenara bırakabildiğin oranda sevdalısısın) (ama bir sonu olmalı) Tuttuğum balıkların sevinci mi, uğradığım hüsranların moralsizliği mi dersen, eve eli boş dönmelerim ve hezimetlerim galip geliyor. Benim balık konusunda, çevremdeki kişilerin anlam veremediği bir yönüm var: Balık tutarım, ama yemem Elimin kokmuş sardalya kokmasından iğrenmem Kokmuş karides/midyeyi burnuma götürmekten iğrenmem Ama o balık ne zaman tavaya/mangala temas eder, ben o ortamdan kaçarım Daha da garibi, konserve ton balığını çok severim, iğrenmem, aksine limonu sıkıp yiyorum Yalan yok, en son geçtiğimiz ekim ayında bi levrek mangal oldu, elinizin artığı 250'şer gramlık iki tane levro yedim. Ama şifa niyetine. Öle bayıla yemiyorum yani. İskender kebap gibi değil, Adana kebap gibi değil. İslim kebabı gibi değil. Yağsız kuzu eti tavası gibi değil. şifa niyetine yani. Yalnız bir sorun var, Yakup bey Bizim peder bu balığı çatalkuyruk diye yedi Hı Nuri abi ?
merhaba arkadaşlar 2 haftalık yıllık izin ardından burdayım.tatilde baya bir gezdim. anıtkabir çanakkale pamukkale. arabamdan hiç indirmediğim kamışım vede takımlarım tatildede yanımdaydı. Çanakkalede hep duyuyordum akvaryum gibi olduğunu bir akşam deneyeyim dedim. yemci buldum boru kurdu aldım 2 paket. Yer tarifide aldım. aslında ben limandan atacaktım yemci karşıya kilitbahire geç abi asıl mera orası burda küçük izmaritlerden başka birşey alamazsın dedi. feribotla 10 dakika sürüyor ve 1,5 tl kişi başı. eşim ve kızım orda bir lokantada otururken küçücük bir barınağın kısacık olan tek mendireğini kestirdim gözüme. aslında daha başka avlak vardı vapur ile geçerken burda iyi balık olur diye geçirmiştim içimden vapurdaki diğer avcılarda oraya gidiyorlarmış ben hanım ve prensesimi düşünerekten lokantaya yakın olanını seçtim. herneyse avlağa vardığımda hava kararmak üzere idi saat 20:45 gibi. orda oğlu ile avlanan biri bir balık yakaladı ben bilmiyorum balığı oda bilmiyormuş zehirli olabilirmi diye bana sordu zehirsizdir (çünkü solungaçlarında yumuşak görünüyordu ve herhangi bir iğne görünmüyordu) ama genede tedbirli olmakta fayda var dedim. herneyse sohbet ederken hep ufak geldiğini söyledi. bende bu ara oltamı hazırlayıp yemledim ve salladım. daha atar atmaz parmak kadar bir sarkoz geldi. onu suyuna iade ettim. anladımki bu saatte bu gelirse gece iyisi gelir dedim. bu ara oğlu ile gelen eleman sülünes istermisin dedi bırakacağım ben hava karardı balıkta zaten ufak dedi. bende boru kurdum yeteceğinden gerek olmadığını söyledim. ama devam etmek istersen büyük balıklar asıl bundan sonra yapacağını belirttim. adam şöyle bir duraksadı herhalde oda ışıksızlıktan ve oğlundan dolayı bıraktı avı. bende heyecandan ve bagajın aşırı dolu olmasından yanıma tepe lambamı almayı unutmuşum. cep telefon ışığında yemleri zar zor takıp salladım daha yere inmeden bir sargoz asıldı büyük değil ama ufakta değil 20-25 cm herneyse tekrar yemleyip attım daha yere düşmeden 20-25 cm arası bir melanur (karakuyruk) geldi. ooo bulduk yeri dedim dedim ama cep telefonun şarjı bitmezmi. koşa koşa gittim lokantadakilere burda lamba alabileceğimiz yer varmı diye olmadığını ama eceabat 6 kilometre orada olacağını söylediler. yıkıldım . arabayıda almamıştım arabanın geçmesi 18 tl idi. sonra lokantacı bu olurmu bir bak diye tepe lambası getirmezmi. abi dedim benim aradığım şey tam olarak bu demezmiyim. gözlerim parladı saat bu ara 22:00 olmuştu. bir saat daha avlandım 5 adet aynı boylarda sarkoz ve melanur aldıktan sonra hanım geldi yanıma kapatıyormuş lokanta diye üzüldüm açıkçası çünkü atmamla balığın yapışması bir oluyordu. hanımla konuşurken oltayı kayaya yaslamıştım. neyse yapacak birşey yok saat 23:00 olmuş zaten dedim. çekerken olta zor geliyor. birde ne göreyim 1 sarkoz 1 eşkina gelmezmi. Zaten oltam 2 köstekli klasik 2 iğneyede takılmıştı. eşkinayı aslında salacaktım oda 25 cm idi ama harmadar (minakop) ve eşkina midesine kadar yutuyor iğneyi karga burnuda kayıptı salmak nasip olmadı.maşallah gerçekten akvaryum gibi koştura koştura rezillik içinde yakaladığım 9 balığı güzelce bir mangal yaptım bir mesire yerinde afiyetle yedik. bu arada 2. paketi kullanmak nasip olmadı heba oldu
Harika zamanlar yaşadığın bir tarafa anlatımın da gayet güzel. Sohbetin dots ile ve dostça olmuş. Kendi kendine konuşur gibi doğal ve içten. Harika betimlemelerin, gönül gözüne yansıyan her nüans birbir dile gelmiş. Teşekkürler Alişan, akşam akşam iyi gitti. Yaz yine ara verme abicim, tadı damağımda kaldı. Hangi niyete yendiyse o dur ne diyelim. Afiyet olsun beyamcamıza. Selamlar.
